17 Nisan 2015 Cuma

Masum Yalan - Laura London

Masum Yalan 

ARKA KAPAK:

 Leydi Grace Warren, babası onu ahlaksız bir adam olan Lord Fentington'a sattığında, kendisini sefil bir hayattan kurtarmak için esaslı bir hamle yapması gerektiğini biliyordu. Viktorya dönemi İngiltere'sinde bir kadını değerli kılan tek bir özelliği vardı: iffeti. İffeti olmadığı takdirde, onu ne Fentington ne de başka bir adam isteyecekti. Fakat en azından özgür olacaktı. Artık sıra o önemli geceyi yaşayabileceği bir adam bulmaktaydı; ona sorular sormayacak, başka isteklerde bulunmayacak bir adam... Çünkü her şeyini riske atmaya hazırlanan bir kadın için, bu görevi vereceği adam herhangi bir adam olamazdı.

Raeborn Dükü Vincent Germaine iki karısını da doğumda kaybettikten sonra bir daha asla evlenmeyeceğine dair yemin etmiştir. Bir vârise sahip olabilmesi için kaybedilen hayatlar nedeniyle suçluluk duygusu ve acı içinde yaşarken, ihtiyaçlarını artık yalnızca Londra'nın en tedbirli cariyeleriyle karşılamaktadır. Fakat büyüleyici bir yabancıyla geçirdiği tutkulu bir gecenin başka bir hayatı daha riske atmış olabileceğini öğrendiğinde Vincent, hiçbir şeyden şüphelenmeyen o kadını bulmak için yola koyulur ve karşısında eşsiz bir cesareti ve güzelliği olan güçlü bir kadın bulur. Peki, tüm zorluklara rağmen, çaresizlikleri tarafından bir araya getirilen bu iki yabancı gerçek aşkı bulabilecek mi?
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 336


Dili: Türkçe
Yayınevi: Aspendos Yayıncılık 


YORUM:

Merhaba,
Bir başka historical romanda daha birlikteyiz. Kitabımızın konusunu arka kapak yazısından dolayı biliyoruz. Yine bir zorunlu evlilik ama evliliğin nedeni biraz farklı. Konu güzel ama sanki duygu yoğunluğu tam anlamıyla verilmemiş.  Bir zorlama var gibi. Erotizm dozajında fazla abartılmamış. Yazarın daha önce okuduğum "Sessiz İntikam" çok daha güzeldi. Aralarındaki sevgi hissediliyordu. Azıcık yavan kalmış bu kitap Vincent sürekli " Grace'le birlikte olmamam lazım" diyor ama garibim sözünü tutamıyor. Her şeye rağmen akıcı bir anlatımı var. Boş zamanınız olursa okuyun derim ama illa ki okuyun diyemem.
Sonra görüşmek üzere, Hoşçakalın :)


CAPS:




ALINTI:

Grace gözlerini kapattı ve kalbinin Vincent'ın sahip olduğu, fakat istemediği o yarısı olmadan yaşayabilmek için sessizce dua etti."

***

"Grace koltuktan kalktı ve kendisine korkacak bir şeyi olmadığını söyledi. Mutlu olacağını ve omuzlarından büyük bir yükün kalktığını söyledi. Fakat yine de bir türlü atlatamadığı bir hüzün vardı. Çünkü hayatı boyunca beslediği hayallerinden vazgeçmek zorunda kalacaktı. Karı koca arasında paylaşılan sevgi dolayısıyla davetkâr ve sıcak olan bir ev hayalinden. Çocuk kahkahalarıyla dolu bir ev hayalinden.
Küçük hilesi gerçekten de çok pahalıya patlayacaktı."

Aşkı Sende Buldum - Cathy Maxwell

Aşkı Sende Buldum 

ARKA KAPAK:

İskoç savaşçı Gordon Lachlan, bütün ömrünü İngilizlerle şiddetli bir şekilde savaşarak geçirmiştir. Şimdiyse, klanını zafere kavuşturmak adına can düşmanlarının elinden efsanevi MacKenna'nın Kılıcı'nı geri almalıdır. Planı, yatılı okulundan Constance Cameron'ı kaçırıp, fidye olarak kılıcı teslim etmeleri için soylu akrabalarına baskı yapmaktır.

Ancak Lachlan, kaçırdığı kadının uysal bir hanımefendi olmadığını görünce şaşıracaktır. Constance, Lachlan ve onun tutkuyla savunduğu davasıyla büyülenmiş, kendini İskoçyalı'nın yatağında bulmanın nasıl olacağını düşünebilecek kadar baştan çıkmıştır…


"Yetenekli hikâyeci Maxwell olağanüstü karakterleri nefis, duygusal ve büyüleyici bir romansta bir araya getiriyor. Katıksız zevk için tekrar tekrar okunası bir kitap; bu tarihî romans okurlara mizah ve duygusallıkla harmanlanmış tutkulu bir aşk hikâyesi sunuyor."
Kathe Robin, Romantic Times

"Maxwell kesinlikle yükselen bir yıldız. Gözünüzü ondan ayırmayın, keyfini çıkarın."
Amazon.com

"Maxwell unutulmaz hikâyeler yaratabilmek için mizahı ve titizlikle yaratılmış karakterleri harmanlıyor."
Publishers Weekly

"Karakterleri sayfalarda hayat buluyor."



Sayfa Sayısı: 320

Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus 


YORUM:

Merhaba,
İskoç görünce atlayıp aldığım bir kitap olan "Aşkı Sende Buldum" severek okuduğum bir kitaptır.  Aslında sıradan bir konu kaçırılan bayan karakter, asil bir amaç uğruna savaşan klan lideri ve arkasından gelen aşk. Ama anlatım akıcı olunca okumak herşeye rağmen keyifli oluyor. Aynı yazarın daha önce "evlilik sözleşmesi" adlı kitabını okumuştum. O da hoşuma gitmişti. 
Constance çok cesur bir karakterdi. Sevgisinin ardında sonuna kadar durdu. Baştan beri Gordon'dan hoşlanmıştı ama aklında hala Amerika'ya dönmek olduğu için hep kaçmaya çalıştı. 
Historical seviyorsanız okuyun derim.
Tekrar görüşmek üzere,
Hoşçakalın :)



CAPS:




NİSAN YAĞMURLARI - Lisa Kleypas

Nisan Yağmurları 

ARKA KAPAK:

Uygun bir koca arayışıyla geçen üç Londra sezonunun ardından Daisy Bowman'ın babası, kızına kesin bir dille koca bulması gerektiğini söyler. Hem de hemen. Ve eğer Daisy uygun bir talip bulamazsa, babasının seçtiği adamla evlenmek zorunda kalacaktır: acımasız ve soğuk Matthew Swift'le.
Daisy dehşete düşmüştür. Bir Bowman yenilgiyi asla kabul etmediği için, o da biriyle… Matthew dışında herhangi bir taliple evlenmek için her şeyi yapmaya karar verir. Ama Matthew'un dayanılmaz çekiciliğini hiç hesaba katmamıştır… ve kısa süre sonra aralarında ikisinin de karşı koyamadığı ateşli bir aşk başlar. Daisy yıllardır nefret ettiği Matthew'un aslında hayallerinin erkeği olduğunu öğrenecektir.

"Gerçekten yetenekli bir öykücü."
Publishers Weekly



Sayfa Sayısı: 348


Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları 


CAPS:






ALINTI:



"Neye ihtiyaç duyarsan duy," diye fısıldadı, "ne istersen iste, sana onu bulup vereceğim. Sadece bana söyle."

Daisy rahatça gerinirken rahatça gerinirken uzuvlarında hoş bir ürperti dolaştı. Parmaklarıyla pürüzsüzlüğünü izleyerek onun dudaklarına dokundu. "Beş dolarlık dileğinin ne olduğunu öğrenmek istiyorum."

"Hepsi bu kadar mı?" Matthew onun araştıran parmaklarının altından gülümsedi. "Seni benim kadar isteyen birini bulmanı diledim. Ama bunun gerçekleşmeyeceğini biliyordum."

Ona bakmak için başını kaldırırken mum ışığı Daisy'nin narin yüz hatlarını aydınlattı. "Neden?"

"Çünkü başka hiç kimsenin seni benim istediğim kadar isteyemeyeceğini biliyordum."

***

Marcus elini sallayarak övgüleri kesti ve canlı tartışmaları hatırlayınca sırıtarak başını iki yana salladı. "Sana şunu söylemeliyim ki St. Vincent kılı kırk yarıyor. Eğer kadın olsaydı, hiçbir erkek onun için yeterli olmayacaktı.""Hiçbir zaman değiller ki," dedi Lillian küstahça. "Bu nedenle biz kadınların bir deyişi vardır... 'Hedeflerinizi yüksek tutun, sonra ayak uydurun.'" 

Marcus homurdandı. "Sen öyle mi yaptın?" 

Lillian'ın dudakları bir tebessümle kıvrıldı. "Hayır lordum. Ben hedeflerimi yüksek tuttum ve umduğumdan çok daha fazlasını elde ettim." Ve kocası kıvrımlı vücuduna doğru sürünerek, onu aralıksız öpmeye başlayınca kıkırdadı.


***

"Senin bir parçan olmak istiyorum," diye fısıldadı Matthew. "Sonsuza kadar seninle olmak istiyorum."


29 Mart 2015 Pazar

Sevgim Sana Ait - Lisa Kleypas

Sevgim Sana Ait 

ARKA KAPAK:

Arkadaşlarına kıyasla oldukça utangaç olan Evangeline Jenner, babasının mirasını aldığı anda hepsinden daha zengin olacaktı. Ancak bunun için ilk önce vicdansız akrabalarından kurtulması gerekiyordu. Evie çapkın vikont St. Vincent'a akıl almaz bir teklif sundu: Evlilik!
Sebastian'ın adı öylesine kötüye çıkmıştı ki onunla baş başa otuz saniye geçiren bir kızın bile ismi lekelenirdi. Buna karşın çekici ama utangaç olan Evie yanında şaperonu dahi olmadan kapısının önünde belirivermişti. Güzellik konusunda zevk sahibi olan bir aristokrat muhtemelen daha kötüleriyle bile yetinebilirdi.


Sayfa Sayısı: 352

Baskı Yılı: 2010


Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları 

YORUM:

Bayılarak okuduğum bir diğer kitap daha. Serinin ilk kitabında kötü bir karakter olarak karşımıza çıkan ST. Vincent!a bu kitapta hayran olmamak imkansız. Her ne kadar ben kalpsizim modlarında da gezse de Eva'ya olan sevgisini hareketleri ile çok güzel anlatan bir adam. Eva da heyecanlandığında kekelediği için kimse bana aşık olamaz diye düşünen kendi halinde bir kızcağız ama Vincent'ın çapkınlıklarına çokta güzel dur diyor. Karısı için kumarhane bile işleten bir vikont var karşımızda. Her ne kadar kendine "o benim karım tabi ki onu koruyacağım." dese degün gelip kendi de bu yalana inanmaz olacak. Çok çok sevdim bu kitabı. O yüzden iki kere okudum. Siz de okuyun kesinlikle beğeneceksiniz
Daha sonra görüşmek üzere,
Kendinize iyi bakın;
Hoşçakalın ;)



ALINTI:

"Düşündükçe gerginlikten karnı kasılıyordu. Hayallerinde kibar, duygusal ve belki biraz çocuksu bir erkekle evlenmek vardı... Kekelediği için onunla asla dalga geçmeyecek, ona karşı her zaman sevecen ve nazik olacak bir erkek. Sebastian, Lord Vincent ise hayalindeki erkeğin tam anlamuyla zıttıydı. Onda kibarlık, duygusallık ya da en ufak çocuksuluk yoktu. O hiç şüphesiz öldürmeden önce kurbanıyla oynamaktan zevk alan bir yırtıcıydı."

 ***
" Upuzun, babacan bir nasihat vereceğini anlayan St. Vincent demircinin lafını bölüp, "Bu bir aşk evliliği değil," dedi ağzının içinde geveleyerek. "Bu sadece bir formalite evliliği, aramızda küçük bir doğum günü mumunu bile yakacak kadar sıcaklık yok. Lütfen işinize bakın. İkimiz de iki gündür doğru düzgün uyumadık."
MacPhee ve kızlar bu kaba sözlerden şoke olmuş ve dükkana sessizlik çökmüştü. Demirci kalın kaşlarını çattı. "Sizden hoşlanmadım," dedi.
St. Vincent öfkeli bir şekilde ona baktı. "Müstakbel eşim de benden hoşlanmıyor. Fakat bu onu benimle evlenmekten alıkoymuyor, sizi de alıkoymamalı. Devam edin."
***

 "Hiç çalışmayı düşündün mü?" Ona boş gözlerle bakıyordu. "Ne için?" "Para kazanmak için." "Tanrım, tabii ki düşünmedim. Çalışmak kişisel düzenimi kötü anlamda etkiler. Nadiren öğleden önce yataktan kalkarım." "Babam senden hoşlanmayacak." "Hayattaki amacım kendimi insanlara sevdirmek olsaydı, böyle söylediğini duymak hiç hoşuma gitmezdi. Neyse ki böyle bir amacım yok." Bu şekilde yolculuğa devam ederlerken, Evie kocasına karşı birbiriyle çelişen duyguları olduğunu anladı. Oldukça çekici olsa da, Evie onda takdire şayan pek bir şey göremiyordu. Akıllı olduğu belliydi ama aklını iyi amaçlar doğrultusunda kullanmıyordu.
***

 "Sebastian aniden aralarına girip Evie'nin elini çekti ve kararlı bir şekilde kendi koluna koydu. Tavrı rahat olsa da parmaklarının baskısı Evie'ye elini çekmeye çalışmamasını söylüyordu.
Onu sahiplenmeye çalışmasından ötürü şaşıran Evie kaşlarını çattı. "Cam'i çocukluğumdan beri tanırım." dedi anlamlı bir şekilde. "Bana her zaman kibar davranmıştır."
"Bir erkek, karısına nazik davranıldığını duymaktan her zaman hoşlanır," diye soğuk bir şekilde yanıtladı Sebastian. "Belirli sınırlar içinde, elbette."
"Elbette," dedi Cam kısık bir sesle."
***

 "Eğer..." Evie duraksadı. Birden utanmıştı. "Eğer dış görünüşüne bir şey olursa... Daha az yakışıklı olursan. Görünümünün benim için önemi yok. Ben yine de..." Durdu ve tereddütle cümlesinin devamını getirdi. "Ben yine de senin kocam olmanı isterdim."
Sebastian'ın gülümsemesi yavaş yavaş kayboldu. Ona upuzun dikkatli bir bakış attı, hala bileğini sıkıca tutuyordu. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı... Sıcaklık ve kırılganlıkla işlenmiş tanımlanamayan bir duygu. Cevap verirken sesinin kibirli çıkması için uğraşmıştı. "Hiç şüphesiz bana böyle bir şey söyleyen ilk kadın sensin. Umarım bana sahip olmadığım özellikler verecek kadar aptal olmazsın."
"Hayır sana yeterince özellik bahşedilmiş," diye yanıtladı Evie ve çok geçmeden söylediği şeyin iki anlama çekilebileceğini fark etti. "Ya- yani... Demek istediğim..."
Ama Sebastian çoktan sessizce gülmeye başlamıştı bile.
***

 Her zamanki gibi soğuk ve ilgisiz St. Vincent'a gelince... Kadınlara öylesine acımasızca davranan adamın az önce kendi hayatını tehlikeye atan adamla aynı kişi olduğuna inanması gerçekten çok zordu. Daha önce yaptığı herhangi bir şey için pişmanlığını berliten tek bir kelime dahi etmeyen birinin özür dilediğini duymak, hatta karısının güvende olması için kendisine neredeyse yalvardığını görmek kaçınılmaz bir sonuca varmasına neden olmuştu Westcliff'in. Her ne kadar inanılmaz olsa da St. Vincent başka birini kendisinden daha fazla önemsemeyi öğrenmişti. Bu sıradışı bir durumdu. Evangeline Jenner gibi birinin dünyevi zevklere herkesten daha düşkün olan St. Vincent'ı nasıl bu kadar değiştirebilmiş olduğunu anlayamıyordu. Yine de Westcliff çekiciliğin gizemlerinin her zaman mantıkla açıklanamayacağının farkındaydı. Bazen iki farklı insanın ruhundaki çatlaklar onları bir arada tutan menteşelere dönüşebiliyordu.
***

 "Böyle bir şeyi neden yaptığını anlamıyorum. O çok bencildir. Başka biri uğruna kendisini feda edebilecek türden bir insan değildir."
"Sandığın kadar bencil değil," dedi Evie ve çayını yudumlayarak lokmasını yuttu.
"Westcliff, St. Vincent'ın sana aşık olduğunu düşünüyor."
Hafifçe öksüren Evie kafasını kaldırıp ona bakmaya cesaret edememişti. "Ne-neden böyle düşünüyor ki?"
"St. Vincent'ı çocukluğundan beri tanıyor, düşüncelerini yüzünden rahatlıkla okuyabilir. Arıca Westcliff, St. Vincent'ın kalbini en sonunda senin kazanmanı tuhaf da olsa mantıklı buluyor. Senin gibi bir kızın öyle bir adama... Hmm tam olarak nasıl söylemişti? Kelimesi kelimesine hatırlamıyorum ama... St. Vincent'ın en derin ve gizli fantezilerine hitap edebileceğini söyledi."
Evie acı ve umut göğsünün içinde sıkışırken yanaklarının kızardığını hissetti. Alaycı bir şekilde cevap vermeye çalıştı. "Hayalinde mümkün olduğunca çok kadınla birlikte olduğunu sanıyorum."
Lillian haffiçe güldü. "Canım, bu St. Vincent'ın hayali değil ki gerçeğin ta kendisi. Herhalde tanıdığı iyi ve doğru düzgün tek kız sen oldun."


 

20 Mart 2015 Cuma

Yazgı - Julie Garwood

Yazgı 

ARKA KAPAK:

Leydi Madelyne acımasız ağabeyi Baron Louddon’ın zalimce planlarının cezasını çekmektedir. Kurt olarak bilinen Baron Duncan intikam ateşiyle Louddon’ın arazisine adamlarını saldığında genç kızı esiri olarak kaçırır… Fakat bu mağrur güzeli tanıdıkça onu hayatı pahasına koruyacağına dair and içer. Zamanla her ikisi de birbirlerine karşı koyamazlar ancak Madelyne lordu gibi cesur ve bir kurt kadar güçlü bir şekilde onuru için mücadelesini sürdürmeye devam eder.
“Tek kelimeyle büyüleyici.”
Romantic Times

 Sayfa Sayısı: 424

Baskı Yılı: 2014


Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları

YORUM:

Merhaba; Roman aslında klasıik Julie romanı. Olay ortaçağda geçiyor. Madeleyne abisinin (aslında üvey) tuzağa düşürdüğü düşmanı Duncan'ı kurtarır. Duncan ise Louddon dan intikam almak için Madeleyn'i kaçırır. Çünkü Louddon Duncan'ın kızkardeşini kirletmiştir. Gerisini tahmin etmeniz zor değil. Ne olursa olsun okumaktan çok zevk aldığımı belirtmek isterim. .Okumanızı tavsiye ederim. Dili çok akıcı ve aşkı iliklerinizde hissediyorsunuz. Bir daha ki kitabımıza kadar kendinize iyi bakın. Hoşçakalın ;)

ALINTI:

"Siyah bir pelerin onu başından ayaklarına dek örtüyordu, bu yüzden önüne geçip durana kadar baron onu fark etmedi. Aniden esen bir rüzgâr kapüşonunu açınca kestane rengi gür saçları omuzlarının üzerine düştü. Madelyne yüzüne gelen bir tutam saçı geriye itip başını esiri görecek şekilde kaldırdı.
Duncan bir an için zihninin ona oyun oynamakta olduğunu düşündü. Bu yüzden durumu yadsır gibi başını iki yana salladı. Sonra kızın sesini duydu ve gördüklerinin hayal olmadığını anladı.
“Bir iki saniye içinde sizi çözeceğim. Dua edin de ses çıkarmadan buradan uzaklaşalım.”
***

"Adamın hissizleşen bacaklarını en kısa sürede nasıl canlandıracağını düşünürken derin bir iç çekti. Askerin meraklı bakışlarından kurtulmak için başını eğdi.
Diğer battaniyeyi aldı ve tam adamın ayaklarına saracakken fikrini değiştirdi. Hiçbir açıklama yapmadan battaniyeyi adamın dizlerine sarıp pelerinini çıkardı ve krem rengi mintanını yavaşça dizlerine çekti. Kemeri ile hançerine kılıf olarak kullandığı örgü deriden ipi çözdü ve askerin yanına bıraktı.
Adam onun bu garip davranışlarının nedenini merak ediyor, bir açıklama bekliyordu. Yine de Madelyne tek kelime söylemeksizin derin bir nefes aldı ve onun ayaklarını kavrayıp çabucak, fazla düşünmeden çamaşırının içine sokup karnının sıcaklığında rahatlatmak istedi.
Adamın buz tutmuş teni ılık bedenine değince ürpererek inledi, sonra giysisini düzeltti ve kollarını kavuşturarak adamın ayaklarını sardı. Çok geçmeden omuzları titremeye başladı, asker sanki vücudundaki tüm ısıyı çekip alıyor, kendi bedenine katıyordu.
Bu Duncan’ın hayatı boyunca tanık olduğu en cömert davranıştı."
***

 "Genç kız başını eğdi ve gözlerini kapatarak baronun göğsüne doğru kaydı.
Duncan yeniden kendisine bakması için kızın çenesini tutup başını kaldırdı. "Louddon'a ait değilsin Madelyne. Şuandan itibaren bana aitsin. Anlıyor musun?"
Genç kız başını salladı.
Duncan onu ne kadar korkuttuğunu fark edince kızın çenesini bıraktı. Madelyne'i biraz daha seyretti, sonra yavaşça şefkatle pelerini onun yüzüne doğru çekti.
Ona yaslanmakta olan Madelyne artık üşümüyordu. "Ben... hiçbir erkeğe ait olmak istemiyorum," diye fısıldadı. Bu sözleri duyan Duncan'ın yüzünde hafif bir tebessüm belirip kayboldu. Leydi Madelyne'in istekleri onu hiç ilgilendirmiyordu. Evet, genç kız artık ona aitti, istese de istemese de.
Leydi Madelyne yazgısını bizzat belirlemişti.
Onun ayaklarını ısıtmıştı."

***
" Duncan onu kendisine çekip kolları arasına alacaktı ki,"Senden yararlandığım için,"diyen sesini duydu kızın.
Baron kulaklarına inanamıyordu,bu hayatında duyduğu en garip özür nedeniydi.
İstemsizce yüzüne bir gülümseme yayıldı.
Tanrım içinden kahkaha atmak geliyor ama yanlış anlaşılmak istemiyordu. Gerçekten samimi olan Madelyne'in duygularını incitmeyi göze alamıyordu. Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama yapıyordu işte.
Derin bir nefes alarak bu özre karşılık verdi. Bunu duyan genç kız onun kendisinden nefret ettiği sonucuna vardı ve "Söz veriyorum,Duncan bir daha olmayacak,"dedi.
Duncan onun belini kavradı ve genç kızı kendine çekerek,
"Bende söz veriyorum,olacak Madelyne," dedi.
Ve onun bu sözleri yemin eder gibi dile getirdiğini düşündü genç kız."

Sır - Julie Garwood

Sır 
ARKA KAPAK:
 Judith Hampton gururlu olduğu kadar güzel de bir kadındır. Çok sevdiği İskoç çocukluk arkadaşı doğum yapmak üzeredir, bu yüzden Judith yanında olacağına dair ona söz verir. Fakat İngiltere'den İskoçya'ya gitmesinin özel bir sebebi daha vardır: Hiç tanımadığı babası Maclean Beyi'ni görmek. İskoç topraklarına giderken kendisine eşlik eden Maitland Beyi, lain Maitland gibi ilgi uyandıran bir adamla daha önce hiç kaşılaşmamıştır.

Judith Maitlandlar'ın geleneklerine ve kurallarına uyum sağlamaya çalışırken, lain'in ilgisinden ve özeninden keyif almaya başlar. Yaşadığı tüm zorluklara karşın aşkın sıcaklığını ruhunda hiseder. Ancak geçmişe dayanan o yıkıcı sır gerçek aşkı etkileyecek midir?



Sayfa Sayısı: 478

Baskı Yılı: 2010


Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları
YORUM:
Merhaba;
Konusu sıradan olmasına rağmen severek okuduğum "Sır" ile ilgili yorum yapmaktansa bol alıntılı bir yazı yazmaya kara verdim. Sonra tekrar görüşürüz.
Hoşçakalın ;)
ALINTI:


 "İki küçük, kız İskoçya ve İngiltere arasındaki sınırda her yıl yapılan yaz şenliğinde tanıştılar. Bu Leydi Judith Hampton’ın hem İskoç oyunlarına ilk katılma deneyimi, hem de İngiltere’nin batısındaki ıssız evinden ilk gerçek uzaklaşmasıydı ve bütün bu katışıksız maceraya kendisini öylesine kaptırdı ki zorunlu öğleden sonra uykuları sırasında bile gözlerini neredeyse hiç kapalı tutamadı. Görülecek ve yapılacak çok fazla şey olduğu gibi, dört yaşındaki meraklı bir çocuk için edilecek de epey yaramazlık vardı."
***

"Judith Iain'den farklı bir tarafa döndü. "Seni özlediğimi hiç sanmıyorum"
Iain Judith'in elinden tutup geriye doğru çekt. "Ben tam olarak ne zamandır yokum?"
Judith, "Üç hafta, iki gün" diye yanıtladı. "Neden sordun?"
Iain sırıttı. "Fakat sen beni özlemedin, öyle mi?"

Judith kendi kendisinin tuzağa düşürdüğünün farkına vardı. Sözcükleri uzata uzata şöyle dedi: "Sen benim için fazla zekisin, Iain"
Iain sırıtarak, "Ha şunu bileydin," dedi."
***

"- Benimle evlenmeni istiyorum.
- Hayır
- Evet
- Yapamam
- Evet yapabilirsin.
 Ian bu konuda makul olur musun? Seninle evlenmeyi istesem bile bu olası değil.
- Benimle evlenmek istiyorsun değil mi? Bal gibi de istiyorsun.
- Ah! nedenmiş?
- Bana güveniyorsun.
***



"Evlendiğimi unuttum. Sen kazara bana dokunduğunda bu yüzden tepki gösterdim. Bir erkekle yatmaya alışkın değilim."
***


"Sen ve ben birbirimize aitiz Judith. Başka hiçbir şeyin önemi yok. Bunu aklından çıkarma. 
***


" -İngiltere'ye avlanmaya gidiyorlar.
- Neden?
- Burada aradıklarını bulamadılar. Beni örnek alıyorlar.
- Ian ne hakkında konuşuyorsun? Onlar tam olarak ne avlıyorlar?
- Gelinleri."
***

"Ben..... düşünüyordum."
"Neyi?"
"Cehennem ateşlerini."
"Bu da ne demek?"
"Patrick bana karısını sırf hoşnut etmek için gerekirse cehennem ateşlerinde yürüyeceğini söyledi."
"ve?"
Iain kıyafetini çıkardı ve Judith'e doğru yürüdü. Judith'i ayağa kaldırdı ve gözlerini dikip ona baktı.
"Ben de senin için aynısını yapacağımı az önce fark ettim."

Aşk Seni de Vurur- Julie Garwood

Aşk Seni de Vurur   

ARKA KAPAK:
Aşkın, nefretin, intikamın ve saf arzunun özüne inen sürükleyici bir hikâye...

St. Biel'li Prenses Gabrielle için İskoçya şaşırtıcı manzaraların, vahşi klan şeflerinin, aldatıcı vadilerin, dik gölgelerin - ve şimdi de hilekârlığın, ihanetin ve cinayetlerin diyarıdır. Muhteşem güzelliğiyle tanınan ve İngiltere'nin en güçlü baronlarından birinin kızı olan Gabrielle, aynı zamanda Highlands topraklarında barış isteyen kral için mükemmel bir pazarlık kozudur. Kral John, Gabrielle'in iyi huylu ve asil bir beyle evlendirilmesine karar verir. Ama bu evlilik asla gerçekleşmeyecektir.

Muhafızlarıyla birlikte akıl almaz bir zalimliğe tanık olan Gabrielle için her şey bir anda değişir. Okuyla tek atışla birinin canını alırken, bir başkasının hayatını kurtarır ve böylece savaş başlar.

Birkaç gün içinde eski ve yeni düşmanlar arasında büyük bir kavga alevlenirken Highlands tutkuyla tutuşur. Gabrielle'in sakladığı sır yüzünden İskoçya'nın en korkulan adamı Colm MacHugh'un cesur olmak için yeni bir sebebi vardır. Colm'un delici bakışlarının altında

Gabrielle'in ne bedeni ne de kalbi güvendedir.

"Sürükleyici ve ilgi uyandırıcı."
Publishers Weekly

"Garwood tarihi aşk romanı yazarları arasında parlayan bir yıldız."
The State

"İskoçya'nın masalsı atmosferinde maceraya doyacaksınız."
The Roanoke Times



Sayfa Sayısı: 392

Baskı Yılı: 2013


Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları 


YORUM:

Merhaba; Serinin üçüncü kitabı olan "Aşk Seni de Vurur" kitabını okuyalı çok oldu. Ama anca yorum yazabildim. Sanki lulie yazmamış kitabı. Gabrielle iyi de Colm çok soğuk. Ne ara birbilerini sevdiler bir türlü anlamadım. Nerde Royce nerde Colm... Okumasına okudum ama aralarındaki elektriği tam olarak hissedemedim. Çeviri mi yoksa yazar mı bu konuda suçlu anlayamadım. 
Konusu güzel de tam olarak işlenememiş bence. Ama Gabrielle bildiğiniz saf İngiliz kızı değil kendi ayakları üzerinde durabilen istediğini alan ( Colm denen soğuk adamı aldı da ne oldu sanki) bir kız. 
Colm neredeyse kitabın yarısına kadar etkisiz elemandı. Sonra görünmeye başladı. Konusuna değenmeme gerek yok zaten arka kapak açıklamasından anlaşılıyor. 
Velhasıl çok çok beğenmesem de okunası bir kitap diyorum ve noktayı koyuyorum. 
Yeni yorumlarda görüşmek dileğiyle;
Hoşçakalın ;)


ALINTI:

"Annesi duraksayınca Gabrielle sabırsızlanarak, “Prenses sendin,” deyiverdi.
“Gabrielle, prensesin ben olduğumu ve bu hikâyenin babanla benim hakkımda olduğunu biliyorsun.”
“Biliyorum ama anlatman hoşuma gidiyor.”
Annesi devam etti. “Prenses reşit olduğunda, Wellingshire’lı Baron Geoffrey ile bir anlaşma yapılmış. Prenses baronla evlenip İngiltere’de yaşayacakmış.”
Kızının hoşlandığını bildiği için nikâh töreninden, elbiselerden ve çalan müziklerden detaylı bir şekilde bahsetti. Küçük kız ziyafeti dinlerken neşeyle ellerini çırptı, özellikle de meyveli turtaların ve ballı keklerin tasvirlerine bayılıyordu. Hikâyenin sonuna doğru annesi yorgun düşerek yavaşladı. Bunu fark eden Gabrielle her zamanki gibi annesinden bugün ölmeyeceğine dair söz istedi."
***

"Yapamam seni takip etmekten , öpmekten ve dikkatini çekmeye çalışmaktan vazgeçmeyeceğim. Benden kaçabileceğini düşündüğünü biliyorum ama kaçamazsın, Colm. Bir şeyi gerçekten istediğimde amansız olabilrim."
***
"- Ya hemen evleniriz ya da altı aysonra. Hemen evlensek bile altı ay geçene kadar karı koca olarak yaşamayacağız.
- Neden altı ay bekleyeceğiz? diye sordu Gabrielle son derece şaşkın bir şekilde.
- Böylece klan taşıdığın çocuğun benden olduğunu bilecek.
- Bana yalanlara inanmadığınızı söylemiştiniz.
- Bu öneri Brodick'ten geldi. Evlenir evlenmez hamile kalırsan, insanların çocuğun kimden olduğunu sorgulamalarını istemiyor."