ARKA KAPAK:
Arkadaşlarına kıyasla oldukça utangaç olan Evangeline Jenner, babasının
mirasını aldığı anda hepsinden daha zengin olacaktı. Ancak bunun için
ilk önce vicdansız akrabalarından kurtulması gerekiyordu. Evie çapkın
vikont St. Vincent'a akıl almaz bir teklif sundu: Evlilik!
Sebastian'ın adı öylesine kötüye çıkmıştı ki onunla baş başa otuz saniye geçiren bir kızın bile ismi lekelenirdi. Buna karşın çekici ama utangaç olan Evie yanında şaperonu dahi olmadan kapısının önünde belirivermişti. Güzellik konusunda zevk sahibi olan bir aristokrat muhtemelen daha kötüleriyle bile yetinebilirdi.
Sayfa Sayısı: 352
Baskı Yılı: 2010
Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Sebastian'ın adı öylesine kötüye çıkmıştı ki onunla baş başa otuz saniye geçiren bir kızın bile ismi lekelenirdi. Buna karşın çekici ama utangaç olan Evie yanında şaperonu dahi olmadan kapısının önünde belirivermişti. Güzellik konusunda zevk sahibi olan bir aristokrat muhtemelen daha kötüleriyle bile yetinebilirdi.
Sayfa Sayısı: 352
Baskı Yılı: 2010
Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları
YORUM:
Bayılarak okuduğum bir diğer kitap daha. Serinin ilk kitabında kötü bir karakter olarak karşımıza çıkan ST. Vincent!a bu kitapta hayran olmamak imkansız. Her ne kadar ben kalpsizim modlarında da gezse de Eva'ya olan sevgisini hareketleri ile çok güzel anlatan bir adam. Eva da heyecanlandığında kekelediği için kimse bana aşık olamaz diye düşünen kendi halinde bir kızcağız ama Vincent'ın çapkınlıklarına çokta güzel dur diyor. Karısı için kumarhane bile işleten bir vikont var karşımızda. Her ne kadar kendine "o benim karım tabi ki onu koruyacağım." dese degün gelip kendi de bu yalana inanmaz olacak. Çok çok sevdim bu kitabı. O yüzden iki kere okudum. Siz de okuyun kesinlikle beğeneceksiniz
Daha sonra görüşmek üzere,
Kendinize iyi bakın;
Hoşçakalın ;)
ALINTI:
"Düşündükçe gerginlikten karnı kasılıyordu. Hayallerinde
kibar, duygusal ve belki biraz çocuksu bir erkekle evlenmek vardı...
Kekelediği için onunla asla dalga geçmeyecek, ona karşı her zaman
sevecen ve nazik olacak bir erkek.
Sebastian, Lord Vincent ise hayalindeki erkeğin tam anlamuyla zıttıydı.
Onda kibarlık, duygusallık ya da en ufak çocuksuluk yoktu. O hiç
şüphesiz öldürmeden önce kurbanıyla oynamaktan zevk alan bir yırtıcıydı."
***
" Upuzun, babacan bir nasihat vereceğini anlayan St.
Vincent demircinin lafını bölüp, "Bu bir aşk evliliği değil," dedi
ağzının içinde geveleyerek. "Bu sadece bir formalite evliliği, aramızda
küçük bir doğum günü mumunu bile yakacak kadar sıcaklık yok. Lütfen
işinize bakın. İkimiz de iki gündür doğru düzgün uyumadık."
MacPhee ve kızlar bu kaba sözlerden şoke olmuş ve dükkana sessizlik çökmüştü. Demirci kalın kaşlarını çattı. "Sizden hoşlanmadım," dedi.
St. Vincent öfkeli bir şekilde ona baktı. "Müstakbel eşim de benden hoşlanmıyor. Fakat bu onu benimle evlenmekten alıkoymuyor, sizi de alıkoymamalı. Devam edin."
MacPhee ve kızlar bu kaba sözlerden şoke olmuş ve dükkana sessizlik çökmüştü. Demirci kalın kaşlarını çattı. "Sizden hoşlanmadım," dedi.
St. Vincent öfkeli bir şekilde ona baktı. "Müstakbel eşim de benden hoşlanmıyor. Fakat bu onu benimle evlenmekten alıkoymuyor, sizi de alıkoymamalı. Devam edin."
***
"Hiç çalışmayı düşündün mü?"
Ona boş gözlerle bakıyordu. "Ne için?"
"Para kazanmak için."
"Tanrım, tabii ki düşünmedim. Çalışmak kişisel düzenimi kötü anlamda etkiler. Nadiren öğleden önce yataktan kalkarım."
"Babam senden hoşlanmayacak."
"Hayattaki amacım kendimi insanlara sevdirmek olsaydı, böyle söylediğini
duymak hiç hoşuma gitmezdi. Neyse ki böyle bir amacım yok."
Bu şekilde yolculuğa devam ederlerken, Evie kocasına karşı birbiriyle
çelişen duyguları olduğunu anladı. Oldukça çekici olsa da, Evie onda
takdire şayan pek bir şey göremiyordu. Akıllı olduğu belliydi ama aklını
iyi amaçlar doğrultusunda kullanmıyordu.
***
"Sebastian aniden aralarına girip Evie'nin elini çekti ve
kararlı bir şekilde kendi koluna koydu. Tavrı rahat olsa da
parmaklarının baskısı Evie'ye elini çekmeye çalışmamasını söylüyordu.
Onu sahiplenmeye çalışmasından ötürü şaşıran Evie kaşlarını çattı. "Cam'i çocukluğumdan beri tanırım." dedi anlamlı bir şekilde. "Bana her zaman kibar davranmıştır."
"Bir erkek, karısına nazik davranıldığını duymaktan her zaman hoşlanır," diye soğuk bir şekilde yanıtladı Sebastian. "Belirli sınırlar içinde, elbette."
"Elbette," dedi Cam kısık bir sesle."
Onu sahiplenmeye çalışmasından ötürü şaşıran Evie kaşlarını çattı. "Cam'i çocukluğumdan beri tanırım." dedi anlamlı bir şekilde. "Bana her zaman kibar davranmıştır."
"Bir erkek, karısına nazik davranıldığını duymaktan her zaman hoşlanır," diye soğuk bir şekilde yanıtladı Sebastian. "Belirli sınırlar içinde, elbette."
"Elbette," dedi Cam kısık bir sesle."
***
"Eğer..." Evie duraksadı. Birden utanmıştı. "Eğer dış
görünüşüne bir şey olursa... Daha az yakışıklı olursan. Görünümünün
benim için önemi yok. Ben yine de..." Durdu ve tereddütle cümlesinin
devamını getirdi. "Ben yine de senin kocam olmanı isterdim."
Sebastian'ın gülümsemesi yavaş yavaş kayboldu. Ona upuzun dikkatli bir bakış attı, hala bileğini sıkıca tutuyordu. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı... Sıcaklık ve kırılganlıkla işlenmiş tanımlanamayan bir duygu. Cevap verirken sesinin kibirli çıkması için uğraşmıştı. "Hiç şüphesiz bana böyle bir şey söyleyen ilk kadın sensin. Umarım bana sahip olmadığım özellikler verecek kadar aptal olmazsın."
"Hayır sana yeterince özellik bahşedilmiş," diye yanıtladı Evie ve çok geçmeden söylediği şeyin iki anlama çekilebileceğini fark etti. "Ya- yani... Demek istediğim..."
Ama Sebastian çoktan sessizce gülmeye başlamıştı bile.
Sebastian'ın gülümsemesi yavaş yavaş kayboldu. Ona upuzun dikkatli bir bakış attı, hala bileğini sıkıca tutuyordu. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı... Sıcaklık ve kırılganlıkla işlenmiş tanımlanamayan bir duygu. Cevap verirken sesinin kibirli çıkması için uğraşmıştı. "Hiç şüphesiz bana böyle bir şey söyleyen ilk kadın sensin. Umarım bana sahip olmadığım özellikler verecek kadar aptal olmazsın."
"Hayır sana yeterince özellik bahşedilmiş," diye yanıtladı Evie ve çok geçmeden söylediği şeyin iki anlama çekilebileceğini fark etti. "Ya- yani... Demek istediğim..."
Ama Sebastian çoktan sessizce gülmeye başlamıştı bile.
***
Her zamanki gibi soğuk ve ilgisiz St. Vincent'a
gelince... Kadınlara öylesine acımasızca davranan adamın az önce kendi
hayatını tehlikeye atan adamla aynı kişi olduğuna inanması gerçekten çok
zordu. Daha önce yaptığı herhangi bir şey için pişmanlığını berliten
tek bir kelime dahi etmeyen birinin özür dilediğini duymak, hatta
karısının güvende olması için kendisine neredeyse yalvardığını görmek
kaçınılmaz bir sonuca varmasına neden olmuştu Westcliff'in. Her ne kadar
inanılmaz olsa da St. Vincent başka birini kendisinden daha fazla
önemsemeyi öğrenmişti.
Bu sıradışı bir durumdu. Evangeline Jenner gibi birinin dünyevi zevklere
herkesten daha düşkün olan St. Vincent'ı nasıl bu kadar değiştirebilmiş
olduğunu anlayamıyordu. Yine de Westcliff çekiciliğin gizemlerinin her
zaman mantıkla açıklanamayacağının farkındaydı. Bazen iki farklı insanın
ruhundaki çatlaklar onları bir arada tutan menteşelere dönüşebiliyordu.
***
"Böyle bir şeyi neden yaptığını anlamıyorum. O çok
bencildir. Başka biri uğruna kendisini feda edebilecek türden bir insan
değildir."
"Sandığın kadar bencil değil," dedi Evie ve çayını yudumlayarak lokmasını yuttu.
"Westcliff, St. Vincent'ın sana aşık olduğunu düşünüyor."
Hafifçe öksüren Evie kafasını kaldırıp ona bakmaya cesaret edememişti. "Ne-neden böyle düşünüyor ki?"
"St. Vincent'ı çocukluğundan beri tanıyor, düşüncelerini yüzünden rahatlıkla okuyabilir. Arıca Westcliff, St. Vincent'ın kalbini en sonunda senin kazanmanı tuhaf da olsa mantıklı buluyor. Senin gibi bir kızın öyle bir adama... Hmm tam olarak nasıl söylemişti? Kelimesi kelimesine hatırlamıyorum ama... St. Vincent'ın en derin ve gizli fantezilerine hitap edebileceğini söyledi."
Evie acı ve umut göğsünün içinde sıkışırken yanaklarının kızardığını hissetti. Alaycı bir şekilde cevap vermeye çalıştı. "Hayalinde mümkün olduğunca çok kadınla birlikte olduğunu sanıyorum."
Lillian haffiçe güldü. "Canım, bu St. Vincent'ın hayali değil ki gerçeğin ta kendisi. Herhalde tanıdığı iyi ve doğru düzgün tek kız sen oldun."
"Sandığın kadar bencil değil," dedi Evie ve çayını yudumlayarak lokmasını yuttu.
"Westcliff, St. Vincent'ın sana aşık olduğunu düşünüyor."
Hafifçe öksüren Evie kafasını kaldırıp ona bakmaya cesaret edememişti. "Ne-neden böyle düşünüyor ki?"
"St. Vincent'ı çocukluğundan beri tanıyor, düşüncelerini yüzünden rahatlıkla okuyabilir. Arıca Westcliff, St. Vincent'ın kalbini en sonunda senin kazanmanı tuhaf da olsa mantıklı buluyor. Senin gibi bir kızın öyle bir adama... Hmm tam olarak nasıl söylemişti? Kelimesi kelimesine hatırlamıyorum ama... St. Vincent'ın en derin ve gizli fantezilerine hitap edebileceğini söyledi."
Evie acı ve umut göğsünün içinde sıkışırken yanaklarının kızardığını hissetti. Alaycı bir şekilde cevap vermeye çalıştı. "Hayalinde mümkün olduğunca çok kadınla birlikte olduğunu sanıyorum."
Lillian haffiçe güldü. "Canım, bu St. Vincent'ın hayali değil ki gerçeğin ta kendisi. Herhalde tanıdığı iyi ve doğru düzgün tek kız sen oldun."