31 Ocak 2015 Cumartesi

DÜŞLER KRALLIĞI - Judith McNaught


Bir İskoç dükünün kızı olan Jennifer Merrick, 'Kurt' lakabıyla anılan İngiliz Claymore Dükü Royce Westmoreland tarafından manastırdaki okulundan kaçırılır. Dük, düşmanlarının yüreğine dehşet salan, adını duyan herkesin dudağını uçuklatan bir savaşçıdır, ama Jennifer de onun ününü umursamayacak kadar inatçı ve yürekli bir kızdır. Ailesine saldırmak üzere olan savaşçı kendisini tutsak aldığında, ondan kurtulmak için akıl almaz bir zeka kıvraklığı ve özgüvenle, küstah, alaycı ve yakışıklı düşmanını şaşkına çevirir.

Ancak onun güçlü kollarında aşkı bulduğu andan itibaren Jennifer için hayat; gururunun, ailesine karşı hissettiği vefa ve koruma duygularının, karşı koyamadığı bir aşkla çatıştığı tehlikeli bir tuzağa dönüşecektir...
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 416

Baskı Yılı: 2014


Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları


YORUM: 
Çok çok severek okuduğum bir kitaptır kendileri :)
Düşler Krallığı'nda bildiğiniz iskoç erkeği İngiliz kızı olayı yok. burda tam tersi İngiliz dükü Royce ile İskoç dükünün kızı Jennifer var. 
Kızımız çetin ceviz halkı için her şeyi yapmaya hazır.
Tabiri caizse azıcık cadı.
" Dük, düşmanlarının yüreğine dehşet salan, adını duyan herkesin dudağını uçuklatan bir savaşçıdır."
diye yazılmış kitabın arka kapağında fakat ben tam olarak aynı fikirde değilim. Şu bir gerçek ki savaşçı niteliği var Royce'un, ama koskoca da yüreği var. Ben bu kitabı iki kere okudum her seferinde Royce'a bayıldım. Royce gibi "kurt" lakaplı bir adama nasıl bayıldın diye merak eden olursa, kitabı okuması gerekli. Royce Sevgisini söylemekten öte hissettiren bir karakter. 
Royce okuduğum kitap karakterleri içinde en hoşuma gidenlerden biridir.
Bu kitapla ilgili içerik bilgisi vermek istemiyorum. Çünkü konuya girersem spoiler veririm diye korkuyorum. Ama şunu belirtmeden duramayacağım; aşk ve nefret arasında kalmış bir çift Jennifer ile Royce.
Son olarak ille de Royce diyorum.
Okuyun, okutun hatta bir kere de daha okuyun :)
Tekrar görüşmek üzere;
Hoşçakalın ;)

ALINTI: 

 Jennifer onun kırık kolunun yanında sallandığını görecek kadar yaklaşınca ağzından çıkacak çığlığı zorla bastırdı. Royce'un önünde durdu ve babasının öfkeyle yükselen sesini duyunca Royce'un ayaklarının dibindeki mızrağa baktı. "Al onu!" diye gürledi babası. "Mızrağı kullan Jennifer"
O zaman onun neden geldiğini anladı Royce: Akrabalarının başladığı işi bitirmeye gelmişti.


"Jenny, seni seviyorum."
"Bana kalırsa lordum, ben sizi daha çok seviyorum."


"Neden sen şimdi olduğu gibi kendi rızanla teslim olduğunda ben kendimi kral gibi hissediyorum da, kendi rızan olmadan teslim olduğunda mağlup olmuş bir dilenciye dönüşüyorum?"


30 Ocak 2015 Cuma

SESSİZ İNTİKAM - Laura Landon

Leydi Jessica Stanton altı gün içinde yirmi beş yaşına girip kendisini, İngiltere'nin en zengin kadınlarından biri hâline getirecek kadar yüklü bir mirasın sahibi olacaktı. Bu gerçekleştiğinde de üvey kardeşi Colin, özgürlüğüyle birlikte tüm her şeyine el koymak için Jessica'ya saldıracaktı. Tek bir çözüm vardı: kendisine Colin'in karşısında durabilecek kadar güçlü bir eş bulmak. Fakat onu koruyabilecek birisini bulabilse bile, hangi adam sırrını öğrendikten sonra onunla evlenirdi ki?

Northcote Kontu Simon Warland'ın iflasın eşiğine gelmiş olmasının yanı sıra, tüm Londra'da, müsrif babasının zamansız ölümünde bir parmağı olduğuna dair dedikodular da devam ediyordu. Artık onu her şeyini kaybetmekten koruyacak bir kadın bulmaya mecburdu. Fakat hangi kadın bir cinayet zanlısıyla evlenmek isterdi ki?

Tamamen mecburiyetten bir araya gelen Jessica ve Simon evliliklerinin anlaşmalı bir evlilik olduğu konusunda uzlaşırlar. Fakat Simon'un kendisiyle evlenmesinin ardında yatan gerçeği öğrendiğinde, Jessica'nın kalbini hiçbir yasal evrak koruyamayacaktır, çünkü Jessica tüm çabalarına rağmen kocasına âşık olmuştur. Oysa aşk, belki de ikisinin de en çok ihtiyaç duyduğu şey olmasına rağmen, ikisinin de istediği en son şeydir.
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 384

Baskı Yılı: 2014


Dili: Türkçe
Yayınevi: Aspendos Yayıncılık 

YORUM: 
Herkese Merhaba :)
Bugün birlikte Laura Landon'un Sessiz İntikam kitabını  inceleyeceğiz.
Kitabın başından beri bir sırdan bahsediliyordu. Nedir bu sır diye merak edip durdum ama ilk 100 sayfanın içinde sır ortaya çıktı.
Ama söylemem. Şayet söylersem işin zevki kaçar. Bu yazarı ilk defa okuyorum.
Üslübunu beğendim. Kitap su gibi akıp gitti. 
Kitap klasik bir konu kız mirasını almak ister. Üvey ağabeyden korktuğu için evlenmek zorundadır.
Cinayetle suçlanan iflas etmek üzere olan bir kont ile velilik yapar.
Konu sıradan ama anlatış güzel. İnsanı vuran bir yanı var.
İkisinin de aşık olmakla ilgili bir beklentileri yok ama evdeki hesap çarşıya uymuyor.
Simon karısına kol kanat geriyor. Bu arada Jessica'yı sevmeye başlıyor. Başlarda acıma mı sevgi mi o da ayırt edemiyor. 
Yalnız bildiğiniz historical romance tarzının biraz dışında olan yanı ise seks sahnelerinin yüzeysel anlatılmış olması.
"AAA bu kadar mı?" demedim desem yalan olur ama bu durum beni çokta rahatsız etmedi.
Okuduğum yorumların kimi olumlu kimi olumsuz ama bana sorarsanız ben beğenerek okudum. Simon azıcık hödüktü ama ne yapalım Türk kızları olarak hödüklüklere alışığız galiba :)  
Daha fazla detaya girmeyeyim çünkü az sonra kitapta geçen sırrı açığa çıkaracağım
Okuyun ben beğendim diyerek yazımı noktalıyorum.
Tekrar görüşmek ümidiyle;
Hoşçakalın ;)

ALINTI:

 "Sorun ne Simon? Seni kızdıracak bir şey mi söyledim ya da bir şey mi yaptım"
Simon hayır anlamında başını salladı. "Hiçbir alakası yok. Bana, sana karşılığını asla ödeyemeyeceğim bir şey verdin. O sesi sana açıklayabilmek için dünyaları verirdim. Senin için istediğim şeylerin içinde en çok istediğim şey, bunun verdiği saf hazzı senin de duyabilmen."
Jessica yüzünü diğer tarafa çevirdi. Onun böyle davranmasını istemiyordu. Aksiliğiyle savaşabilirdi, öfkesiyle başa çıkabilirdi, ancak böylesine bir sevecenlik karşısında ondan etkilenmemek imkansızdı.


Ben sadece seni istiyorum. Sen beni bu hale getirdiğin için ben böyleyim. Benim tüm nefretim ve intikam hırsımın ötesine baktın ve onu korumam için bana kalbini verdin. Hayatımın geri kalanını seni severek geçirmekten başka bir şey istemiyorum."
Jessica'yı omuzlarından tuttu ve gözlerinin içine baktı. "Senden başka hiç kimseyi istemiyorum."
- See more at: http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/laura-landon-sessiz-intikam.html#sthash.C94hL8Eb.dpuf
 "Ben sadece seni istiyorum. Sen beni bu hale getirdiğin için ben böyleyim. Benim tüm nefretim ve intikam hırsımın ötesine baktın ve onu korumam için bana kalbini verdin. Hayatımın geri kalanını seni severek geçirmekten başka bir şey istemiyorum."
Jessica'yı omuzlarından tuttu ve gözlerinin içine baktı. "Senden başka hiç kimseyi istemiyorum."
Ben sadece seni istiyorum. Sen beni bu hale getirdiğin için ben böyleyim. Benim tüm nefretim ve intikam hırsımın ötesine baktın ve onu korumam için bana kalbini verdin. Hayatımın geri kalanını seni severek geçirmekten başka bir şey istemiyorum."
Jessica'yı omuzlarından tuttu ve gözlerinin içine baktı. "Senden başka hiç kimseyi istemiyorum." - See more at: http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/laura-landon-sessiz-intikam.html#sthash.C94hL8Eb.dpuf
Ben sadece seni istiyorum. Sen beni bu hale getirdiğin için ben böyleyim. Benim tüm nefretim ve intikam hırsımın ötesine baktın ve onu korumam için bana kalbini verdin. Hayatımın geri kalanını seni severek geçirmekten başka bir şey istemiyorum."
Jessica'yı omuzlarından tuttu ve gözlerinin içine baktı. "Senden başka hiç kimseyi istemiyorum." - See more at: http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/laura-landon-sessiz-intikam.html#sthash.C94hL8Eb.dpuf

28 Ocak 2015 Çarşamba

KADERİMDE SEN VARSIN - Victoria Alexander

NEW YORK TIMES ÇOK SATANLAR YAZARI
VICTORIA ALEXANDER'DAN ''SONUNU BİLE BİLE'' ADLI ROMANINDAN SONRA EŞSİZ BİR HİKÂYE DAHA...
RASTLANTILARA İNANSANIZ BİLE BAZEN KADERDEN KAÇAMAZSINIZ!
Kadınlar tarafından arzulanan dört beyefendi birer şilin ve bir şişe konyağın ödül olarak belirlendiği bir bahse tutuşmuşlardır. Ödül evlenmeden ayakta kalmayı başaran son bekâra verilecektir
Nigel Cavendish bir gün evlenmek zorunda olduğunun farkındaydı ama o günün gelmesine daha uzun yıllar vardı. Bu yakışıklı, uslanmaz çapkın evlenene kadar hayatın tüm hoşluklarını sonuna kadar yaşamaya kararlıydı.
Leydi Felicity Melville komşusunun camından aşağı inmekte olan hergeleyi gördüğü an Nigel'ın dualarının cevabı olduğunu anladı. Biraz düzeltilmek kaydıyla! Felicity heyecan peşindeydi ve Londra'da ahlaksız Bay Cavendish'den daha heyecan verici biri olabilir miydi? Genç bir kız delice istediği şeyi elde etmek adına her zaman için birtakım planlar yapardı. Fakat Felicity'nin planı beklenmedik sonuçlar doğurdu. Bir şans oyunu ve patlayan bir silah onları istemedikleri bir şekilde karı koca yaptı.
Felicity, dik kafalı kocasına, doğru kadın olduğunu ispatlayabilecek mi? Arkadaşları arasında bahsi kaybeden Nigel kaderin varlığına sonunda inanacak mı? 

Merhabalar;
Kitabımız hakkındaki genel bilgilerden sonra gelelim. Benim yorumuma; Sıkıla sıkıla okuduğum bir kitap. Nigel gibi her şeyi yapayım ama evlenmeyeyim tarzı bir adama zor katlandım. "Ruhun Ateşi" ndeki Brendan bile bundan daha katlanılır bir tipti. 
Nasıl desem Felicity iyide sevemedim. Nigel'i elde etme konusunda çok azimli davrandı fakat anlatamadığım bir iticilik vardı bu iki karakterde. Belki de yazarın tarzı yüzünden karakterlerde itici geldi bana. Bu kitap Yazarın okuduğum ilk kitabı. Galiba da son kitabı olacak. Alıntı yapabilecek kadar vurucu cümleler bulmakta bile zorluk çektim. Kitaptan çok soğuttum sizi. Ah ah nerde Julie, Monica, Nicole Nerde Victoria.
Neyse sizi daha fazla olumsuz yönde etkilemeden yazıma son vereyim. 
Sevip sevmediğinize kendiniz karar verin yine de.
Yeni yorumlarda görüşmek üzere.
Hoşçakalın ;)

CAPS:



ALINTI: 

"Evlilik, diyorum." Gülümsemesine engel olamadı. 
"Bunu çok net olarak sesim hiç çatlamadan, yutmadan, yavaşça söyleyebiliyorum. Evlilik, evlilik, evlilik, evlilik."

"Sensiz yaşamak istemiyorum.  Ne bir saat daha ne de bir gün. Bu balkona tırmanırken hayatımda yaptığım en iyi şey olduğunun farkında bile değildim çünkü seni tanımıyordum. Ama öyleydi." 


24 Ocak 2015 Cumartesi

ÖZGÜRLÜĞE HASRET - Michelle Willingham



      Bram MacKinloch, esaret altında yedi uzun yıl geçirmiş, türlü işkencelere maruz kalmıştır. Onu tutsaklığı boyunca hayatta tutan, ona güç veren iki şey vardır: Duyduğu intikam ateşi ve genç bir delikanlıyken, düğün gecelerinde ardında bıraktığı güzel karısının yüzü...

Nairna onu gördüğünde gözlerine inanamaz. Bramın yaraları çektiği acıların en büyük işaretidir. Ancak kocasının yüzündeki acı, onun içinde çok daha büyük bir yara taşıdığının kanıtıdır. Nairna onu geri kazanmak için sevginin gücünü kullanması gerektiğini bilmektedir.


---------------------------------------------------------------------------------


      Herkese Merhaba;
   **** Konu historical romance olunca harlequin bile okurum. Kitap 178 sayfaydı. Başlaması ile bitmesi bir oldu. Konusu güzeldi. Mackinloch serisinin ilk kitabı. İkince kitap kardeş Alec in sorunlu evliliği, üçüncü kitap ise en küçük kardeş Callum ve  Lady Marguerite ile iligili. Bu kitapları daha okumadım. Ayrıca aradım ama bulamadım. Nette ise e kitap olarak satışı var.  E kitap okuma özürlüsüyüm :(

YORUM:



      16 yaşında hoşlandığı kız ile evlenen Bram aynı gün esir düşmüştür. 7 yıl sonra esir olduğu yerden kaçıp gelmiş ama karısı Nairna nın bu yıllar içinde başkasıyla evlendiğini ve yeni kocasının öldüğünü öğrenmiştir. (Allahtan adam öldü yoksa ortalık daha bir karışırdı.) Bu arada aklı hep halen esir olan küçük kardeşi Callum da. Onu kurtarmak için plan yapıyor. 
      Bram uyuyamıyorum, üzgün ve psikolojisi çok bozuk, karısı ona yardım etmek için elinden geleni yapıyor. Karısının başkası ile evlenmesini başlarda kafaya taksa da sonradan "o benim karım" diyerek olayı görmezden geliyor. ( görebildiği kadar tabi)
      Bir de kardeşi Alec var onun da karısı ile arası limoni. Klan reisi olunca ilişkileri bozuluyor. Callum gelince reisin Callum olması gerekli. Fakat Callum reisliği pek kaldıracak psikolojide değil.
      Bram Callum u kurtarmaya çalışırken aynı zamanda karısı ile olan ilişkisini yoluna koymaya çalışıyor. 
      Kısa ve öz bir kitap. anlatım ve çeviri güzel. Beni rahatsız eden bir şey olmadı. Ben 5 tl ye eski kitapçıdan aldım. Yayınevi fiyatı 9.90 tl. 
      Tekrar görüşmek üzere;
      Hpşçakalın ;)
       
CAPS: 



ALINTI:

 "Beni deli ediyorsun. Yani hem olumlu, hem olumsuz anlamda." dedi Bram, 
sonunda elini onun beline dolayarak. 

***

"Bram..." dedi Nairna
"Nairna?"
"Seni seviyorum Bram." dedi hiç düşünmeden.
"Nairna...Senin için geri döneceğim. Sen benim yaşama sebebimsin." 

***

"Senin için ölmeye hazırım Nairna. Bunu bil."
"Benim için ölmeni istemiyorum Bram. Şimdi benim için yaşamalısın." 

      

     

23 Ocak 2015 Cuma

DÜĞÜN - Julie Garwood

      Çocukken babası tuzağa düşürülerek öldürülen İskoç soylusu Connor MacAlister, içindeki intikam duygusunu hiç kaybetmemiş, babasının katilini bulmak hayatının amacı haline gelmiştir. Connor, babasının öldürülmesinde parmağı olduğunu düşündüğü, zalim McNare’e zarar vermek için, onunla evlenmek üzere yola çıkan İngiliz Baron Haynesworth’un kızı Brenna’yı kaçırır. Brenna sıradan bir İngiliz soylusu değildir. Kişilikli, adalet duygusu güçlü, kendine özgü bir kızdır. İngilizler’in vahşi kabul ettikleri dev gibi bir İskoçyalı olan Connor’la ciddi bir mücadeleye girişir ama sonunda boyun eğmek zorunda kalır. Kitaplarının pek çoğu New York Times Bestseller listelerine giren Julie Garwood’un bu kitabını da soluk soluğa okuyacaksınız...

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

YORUM:

      Herkese Merhaba;
      Kitap serinin ilk kitabı, ikinci kitap ise "Gelin". Fakat "Düğün" de  Alec ve Jamie evli ve dört çocukları var. Galiba yazar alec ve Jamie nin hikayesini yazmaya sonradan karar vermiş.

      Gelelim kitabımıza Connor Macalister babasına katiline kin duyar ve intikam için nişanlısını kaçırıp onunla evlenir. Brenna bir ingiliz Connor iskoç. Connor Brenna yı alıp İskoçya'ya götürür
.
      Connor siyah saçlı, esmer ve iri cüsseli bir adam. Brenna ise narin ve tatlı bir kız. İskoçya'ya başta alışamıyor ama sonra eşinin intkamını alması için elinden geleni yapıyor. Connor ve Brenna arasında aşk filizleniyor. Connor ne zaman Brenna nın yanına yanaşsa kızın kemiklerini kıracakmış hissine kapılmama rağmen bu ikilinin aşkını çok sevdim. İskoç erkeklerinin tutkulu sevgileri ama bu sevgilerini sertlikle örtme çabaları ve korumacı yanlarına bayılıyor. Connor bir Alec olmasa da sevdiğim bir karakter.

      İskoç aşkları muhteşem oluyor. Okumadıysanız kesinlikle okuyun...
      Tekrar görüşmek üzere;
      Hoşçakalın ;)


ALINTI: 


"Raen pencereden düştü..."
"Biliyorum, aşkım."
"Onu ben itmedim. Onu bıçaklamak da istemedim. Kendi palasının üstüne düştü. Eğer beni yere yatırmak için bileğimi tutuyor olmasaydı bu olmayacaktı. Eliyle ağzımı kapatıyordu. Ben ise bağırmak istiyordum. Hançerimi eline batırmayı denedim. Lütfen bana inan. Onu öldürmek istemedim. Sadece ondan kurtulmak istiyordum."
"Yanında olup seni koruyamadığım için üzgünüm."
"Sen orada olsan ne yapardın?"
"Onu pencereden atardım."

GELİN - Julie Garwood

Kralın emrine karşı gelmek olanaksızdı ve İskoçya'nın en güçlü toprak sahibi Alec Kincaid, İngiliz bir gelinle evlenmek zorunda kalmıştı. Baron Jamison'un en küçük kızı Jamie, Alec'in seçtiği gelindi. Alec'in ilk dikkatini çeken Jamie'nin menekşe rengi gözleri ve öfke dolu cüretkar bakışları olmuştu. Bu kadın, korkusuz savaşçının adeta ruhuna dokunuyor, şehvetiyle onun bedenini kavuruyordu. Jamie her şeye rağmen duygularına söz geçirip ona teslim olacak mıydı? Yoksa zaten teslimiyetleri katışıksız, ihtirasları yatışmış mıydı?

"Unutulmaz bir hikaye, unutulmaz karakterler!..."
Johanna Lindsey


----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    YORUM:

       Merhabalar; "Gelin" kitabı ilk göz ağrılarımdandır.  "Gelin " kitabını "Ödül" kitabından sonra okudum. İyi ki de öyle yapmışım. Gelin harikaydı. Günlerce Alec diye gezdim evde. Gerçek olamayacak kadar aşık bir o kadar da ketum bir o kadar karizmatik yine bir o kadar da çekici bir karakter.
      Jamie de dobra fakat kız erkek ilişkisi hakkında bilgi noksanı, güzel çekici bir kadın. Alec Jamie yi görünce diğer kız kardeşlere hiç bakma zahmetinde bile bulunmadan Jamie ile evlenme kararı alıyor. Alec sert bir karakter .Eski karısını öldürdüğü ile ilgili rivayteler var.  Zavallı Jamie hem evinden hem de ülkesinde ayrılıyor. Başlarda hiç hoşlanmadığı Alec in evine gidiyor.
      Ayrıca Jamie nin kız kardeşi Mary de Alec ile birlikte gelen Daniel adlı savaşçı ile evleniyor. İki kız kardeş böylelikle İskoçya'ya gidiyor. Yazar keşke Mary ile Daniel ilşkisine de değinseymış. Onlardan da hoş bir hikaye çıkardı.
      Siz de İskoç tarihi aşk romanlarını seviyorsanız bu kitaba bayılacaksınız. Okuyun, okutun....
      Şimdilik Hoşçakalın....

ALINTI:

"Bunda hiç iyi değilim, değil mi?"

Alec "Neyde iyi değilsin?" sorusunu sorduğunda sesi aldatıcı bir biçimde ılımlıydı.

Jamie pat diye "Öpüşmede," karşılığını yapıştırdı. "Ne söylediğime dikkat eder misin, 

lütfen?"

Alec "Hayır, bebeğim, bunda hiç iyi değilsin," diye yanıtladı. "Henüz."
***

                                                    "Başka bir kadının var mı?"
               Alec oracıkta onun beyninin nasıl işlediğim asla anlamayacağına karar verdi. Jamie en 
           saçma endişeleri ileri sürmekteydi. Alec "Olması senin için fark eder mi?" diye sordu.

                    Jamie başıyla onayladı. "Ben başka bir erkek alsam senin için fark eder mi?"

                                                                 "Alsan mı?"
                                                      "Ne kastettiğimi biliyorsun."
                                                      "Müsaade etmezdim, Jamie."
                                                      "İyi, ben de kabul etmezdim."

ÖDÜL - Julie Garwood

Fatih William’ın Sakson tutsağı Nicholaa, Norman soylularından biriyle evlenmek zorunda bırakılır. Genç kadın eş olarak kendine merhametli savaşçı Baron Royce’u seçer. Becerikli, isyankâr ve tam anlamıyla tecrübesiz Nicholaa hislerine söz geçirmeye çalışsa da Royce’dan etkilenmeye başlar. Savaşın acımasızlığını, tutkunun yakıcılığını deneyimlemiş olan Royce ise bu çekici kadın karşısındaki hislerinin derinliğinden ötürü dehşete kapılır. Ve Saksonlar’ın Norman istilacılar tarafından böylesine ilgi gördüğü bir ihanet ikliminde, Royce ve Nicholaa yeni bir aşka yelken açarlar...

“Kalbinizi fethedecek kahramanlarıyla ÖDÜL gizem, entrika ve aşk dolu bir roman…”
Affaire de Coeur

“Sürükleyici anlatımıyla romantik, eğlenceli ve bir o kadar da macera dolu bir hikâye.”
Randezvous

“Tek kelimeyle kusursuz.”
Romantic Times


----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
     Herkes Merhaba..
 Kitabı okuyalı belki de bir sene olmuştur fakat blogumu yeni aldığım için yorumu bugünlere kaldı. Julie Garwood a bayılıyorum. Ödül kitabı da çok hoşuma gitti. Su  gibi akıp gitti. 
      İşte yine bir zorunlu evlilik ... Benim favori konum ;)
      Kitap kapağındaki kız bana Nichoolaa yı hatırlattı. güzel bir seçim olmuş

YORUM:
      Garibim Royce ne çekti Nicholaa dan. Kaç kere kaçtı Royce un elinden krala teslim edilmemek adına. Royce her defasında buldu onu :)
       Nicholaa ya eşini seçme hakkı verilincee Royce u seçiyor. Nefret ettiği adamı seçmesinde bir mantık yok değil. Tabi ki içten içe Royce u beğeniyor. Hem krallıkta tanıdığı tek kişi Royce. 
     ( Spoiler ; Royce Nicholaa nın eli yanınca istem dışı kızın yanına koşuyor. Nicholaa da Royce olmadan pansuman yapılmak istemiyor. Çok tatlılar ama :)
      Royce da aynı istemem yan cebime koy misali. Sözde Nicholaa yı istemez gibi duruyor ama onu seçtiğine memnun oluyor. Yaaa Royce u sevdim. Korumacı tavırlarına bayıldım. 
      Diyaloglar süper. Royce ketum, Nicholaa cesur. okuması çok eğlenceli bir kitap. Okuyun pişman olmazsınız. Tekrar görüşene kadar Hoşçakalın....

ALINTI:

"Gelenekler sürdürülmelidir... Karım bana kendini öptürmeye çabaladığı gerdek gecemizde böyle bir şey söylemişti."
Nicholaa bir kez daha gülümsedi. "Karın gerçek nedeninin bu olduğunu itiraf ediyor şimdi."
Bu cümle üzerine başını sallayan Royce un yüz ifadesi ciddileşti. Boğuk bir sesle, "Senden bana bir şeyi daha itiraf etmeni istiyorum."dedi. "Beni sevdiğini itiraf et, Nicholaa. Bu sözcükleri söylediğini işitmek istiyorum."

***

"Justin?"
"Evet?"
"Ben Royce u seviyorum."
Erkek kardeşi gülümsedi. "Sevdiğini zaten biliyordum, Nicholaa."
"Nasıl?"
"Ona bakışlarından." 

***

 "Sevgilim niye kendini bir yük olarak düşündüğünü söyler misin bana?" diye sordu Royce sonunda.
Nicholaa gözyaşlarına boğuldu. "Çünkü benimle evlenmekten başka bir seçeneğin yoktu."
Royce fısıldayarak "ah, seçenek," dedi. "Uzun bir süredir bu yüzden endişelenmektesin, değil mi?
Nicholaa kafasını salladığında başını Royce'un çenesine çarptı.
"Nicholaa, sen seçimini yapmadan önce salondan ayrılmış olabileceğim aklına gelmedi mi?"
Nicholaa "hayır ayrılmazdın,"diye fısıldadı. "Yalnızca evli şövalyeler ayrılabilirdi. Senin ayrılma hakkın yoktu."
Royce farklı bir yaklaşımı denedi. "Sana hayır diyebilirdim."
Nichola, "hayır diyemezdin." itirazında bulundu."Sen çok onurlusun. Kendini bana karşı sorumlu hissediyordun."
"Her şeyi kendince çözüyorsun değil mi? Söyleyebileceğim herhangi bir şey fikrini değiştirmeyecek öyle değil mi?
"Mesela?"
"Senin için meydan okumaya çoktan karar verdiğimi söylesem? Başka hiç kimsenin seni almasına asla müsaade etmeyecektim, Nicholaa."


***

 "Nerdeyim?" Nicholaa dikkatini bir kez daha Royce'a vermeden önce odada göz gezdirdi.
Yatağın kenarında oturan Royce'un yanıtı, "Odandasın" oldu. "Uzun süredir uyumaktasın."
"Öyle mi?"
Royce başıyla onayladı.
"Sen kimsin?"
Royce öfkesini sakladı. Haklıydı. Nicholaa Clarise'in yorumlarını duymuştu. Ellerini Nicholaa'nın başının her iki yanına koyup yavaşça aşağı eğildi. Fısıldayarak, "Ben senin kocanım, Nicholaa" dedi. "Seni diğer herşeyden daha çok seven adam. "
Bu duyuru, Royce'un tam istediği tepkiye neden oldu. Nicholaa afallamış görünüyordu. Royce daha fazlasını istiyordu. Fısıldayarak, "Hatırlamıyor musun? " diye sordu.
Nicholaa omuz silkti. Royce gülümsedi. "Seninle nasıl evlenmem için diz çöküp yalvardığın adamım. Nasıl yalvardığını kesinlikle hatırlıyorsundur..."
"Sana benimle evlenmen için yalvarmadım, seni terbiyesiz... "