23 Ocak 2015 Cuma

DÜĞÜN - Julie Garwood

      Çocukken babası tuzağa düşürülerek öldürülen İskoç soylusu Connor MacAlister, içindeki intikam duygusunu hiç kaybetmemiş, babasının katilini bulmak hayatının amacı haline gelmiştir. Connor, babasının öldürülmesinde parmağı olduğunu düşündüğü, zalim McNare’e zarar vermek için, onunla evlenmek üzere yola çıkan İngiliz Baron Haynesworth’un kızı Brenna’yı kaçırır. Brenna sıradan bir İngiliz soylusu değildir. Kişilikli, adalet duygusu güçlü, kendine özgü bir kızdır. İngilizler’in vahşi kabul ettikleri dev gibi bir İskoçyalı olan Connor’la ciddi bir mücadeleye girişir ama sonunda boyun eğmek zorunda kalır. Kitaplarının pek çoğu New York Times Bestseller listelerine giren Julie Garwood’un bu kitabını da soluk soluğa okuyacaksınız...

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

YORUM:

      Herkese Merhaba;
      Kitap serinin ilk kitabı, ikinci kitap ise "Gelin". Fakat "Düğün" de  Alec ve Jamie evli ve dört çocukları var. Galiba yazar alec ve Jamie nin hikayesini yazmaya sonradan karar vermiş.

      Gelelim kitabımıza Connor Macalister babasına katiline kin duyar ve intikam için nişanlısını kaçırıp onunla evlenir. Brenna bir ingiliz Connor iskoç. Connor Brenna yı alıp İskoçya'ya götürür
.
      Connor siyah saçlı, esmer ve iri cüsseli bir adam. Brenna ise narin ve tatlı bir kız. İskoçya'ya başta alışamıyor ama sonra eşinin intkamını alması için elinden geleni yapıyor. Connor ve Brenna arasında aşk filizleniyor. Connor ne zaman Brenna nın yanına yanaşsa kızın kemiklerini kıracakmış hissine kapılmama rağmen bu ikilinin aşkını çok sevdim. İskoç erkeklerinin tutkulu sevgileri ama bu sevgilerini sertlikle örtme çabaları ve korumacı yanlarına bayılıyor. Connor bir Alec olmasa da sevdiğim bir karakter.

      İskoç aşkları muhteşem oluyor. Okumadıysanız kesinlikle okuyun...
      Tekrar görüşmek üzere;
      Hoşçakalın ;)


ALINTI: 


"Raen pencereden düştü..."
"Biliyorum, aşkım."
"Onu ben itmedim. Onu bıçaklamak da istemedim. Kendi palasının üstüne düştü. Eğer beni yere yatırmak için bileğimi tutuyor olmasaydı bu olmayacaktı. Eliyle ağzımı kapatıyordu. Ben ise bağırmak istiyordum. Hançerimi eline batırmayı denedim. Lütfen bana inan. Onu öldürmek istemedim. Sadece ondan kurtulmak istiyordum."
"Yanında olup seni koruyamadığım için üzgünüm."
"Sen orada olsan ne yapardın?"
"Onu pencereden atardım."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder