20 Şubat 2015 Cuma

YA HEP YA HİÇ - Elizabeth Elliott


ARKA KAPAK:

Lady Tess, Remmington Kalesini üvey babasından geri almanın bir yolunu ararken, bunun kötülüğüyle ün salmış bir savaş lorduyla evlenmek olacağını hiç düşünmemişti.
Acımasız ve korkusuz Kenric Montague yenilgiyi hiçbir zaman kabul etmemişti ve şimdi Tess'in ona bağlılığını ve sadakatini istiyordu. Fakat Tess, onu korumaya ant içmiş ve içindeki en tehlikeli arzuları uyandıran bu adama nasıl teslim olacaktı?
Güzel ve masum…
Savaş yaraları ve doğumunun ardındaki karanlık gerçek sebebiyle Kenric asla evlenmeyecekti. Tess karşısında dayanılmaz bir tutkuya kapılan Kenric, karısının onu yumuşak başlı bir adama çevirmesine asla izin vermeyecekti. Fakat onları ayırmak için düzenlenmiş hain bir plan karşısında Kenric hayatını tehlikeye atarak sevdiği kadını korumak için elinden geleni yapacaktı.



Sayfa Sayısı: 416

Baskı Yılı: 2012


Dili: Türkçe
Yayınevi: Koridor Yayıncılık


Merhaba,
Yazarı hiç tanımadığım için ön yargı ile okumaya başladığım bir kitap. Galler kasabı diye bilinen Kenric sevgisiz büyümüş hatta babası tarafından öldürülmeye bile çalışılmıştır. Lady Tess ise üvey babasından eziyet çekerek büyümüş bir kız. üvey babadan kaçma ve hakkı olan kaleyi alabilmek için Kenric ile evlenmek zorunda kalıyor. 
Kenric savaş meydanında çok sert ama eşine karşı çok korumacı ve sevecen. Ama bu sevecenliğin onu olumsuz etkilemesinden korkuyor. O yüzden sevgisini gösteremiyor. Sevilmek istiyor ama hem sevmekten hem de sevilmekten ödü patlıyor. 
------SPOILER---- Karısına kızıp onu odaya kilitlemesine rağmen, karısına duyduğu özleme dayanamayıp geceleri yanına uyumaya gidiyor. Tess'in uykusu o kadar ağır ki kocasının yanında olduğundan haberi bile olmuyor. Yalnız her akşam saçlarını ördüğü halde örgülerinin açılmasına bir anlam veremiyor. Kenric Gayrimeşru bir çocuk olması nedeniyle ile kendine bir variste istemiyor. Peki neden evlendi derseniz; Kenric'i kral evlilik için zorluyor.
Yazarın anlatımı çok akıcı, tasvirler çok süper. Duygu yoğunluğunu çok güzel hissettiriyor. Bazı sayfaları dönüp dönüp tekrar okudum. Biraz çeviri problemi var haberiniz olsun. Beni pek rahatsız etmedi.
Sonuç itibari ile kitabı okumaktan zevk aldım. Okumanızı tavsiye ederim.
Tekrar görüşmek üzere,
Hoşçakalın ;)


ALINTI:

"Bazen bir insanın gerçek kişiliğini görmek için yüzeyde gördüğüne değil daha derinlere baman gerekir."


"Son bir anı daha istiyorum bu gece beni istiyorsan seninim."
"Sana bunun bir şeyi değiştirmeyeceğini söyledim neden bunu yapıyorsun?"
"Çünkü seni seviyorum.."
"Tekrar, tekrar söyle.."
"Seni seviyorum. Hayatım boyunca tanıdığım herkesin bu yüzden öleceğini bilsem bile yine de seviyorum."
"Yalan söylüyorsan Tanrı yardımcın olsun Tess."


"Bu yıl geçmeden baba olacaksınız lordum."
"Ne zamandan beri biliyorsun?"
"Birkaç gündür."
"Ne zamandan beri biliyorsun söyle bana."
"Beni güneşli odaya gönderdiğin günün ertesi sabahı bulantılar başlayınca şüphelenmişitm."
"Bugün buraya gelmenin nedeni bu muydu?"
"Hayır! bu haberi nasıl karşılayacağını bilmiyordum. Senin Guy'a verdiğin söüzü biliyorum ve bunun senin aklını çeleceğini bilmiyordum, yani hiçbir fikrim yoktu. Ben... Ben hala beni burada tutmaya niyetin olup olmadığını bile bilmiyorum!"
"Sormak zorunda mısın? Yaşayan hiçbir canlı seni benden alamaz."


"Böyle bir mücevher için daha başka uygun şeyler düşünemiyorum. Senin güzelliğin en değerli taşı bile gölgede bırakır. Sen benim en değerli hazinemsin. Başka bir... Tess? Neyin var tatlım yanlış bir şey mi söyledim?"
"Sen... Sen gerçekten benden hoşalnıyor musun?"
"Seni seviyorum, Tess. Sanırım manastırda amcanla tartışmaya başladığın an seni sevmeye başladım. Her geçen gün, ta ki sensiz olamayacağımı anlayıncaya kadar bende gitgide büyüdün."


BEKLE BENİ - Donna Fletcher


ARKA KAPAK:
Evlilik onun için yalnızca bir kaçıştı...


Savaşçı klanların, vahşi topraklarının gelecekleri için ölümüne mücadele ettiği İskoç dağlarının sisli çayırlarından gelen Honora Tannach'ı, hiçbir şey üvey babası ile aynı kalede kapana kısılmak kadar korkutamamaktadır. Bir İskoç klanının liderinin oğluyla evliliği ayarlandığında ise çok heyecanlanır…
ta ki nişanlısının Cavan Sinclare olduğunu öğrenene kadar. Bu vahşi savaşçı bir defasında hayatını kurtarmış olsa da Honora kimsenin bu denli yabani birini ehlileştiremeyeceğini bilmektedir - insanın içine işleyen gözlerinin ve keskin yüz hatlarınınsa
hiçbir önemi yoktur...


En sonunda onu tutsak edenlerden kaçtığında, Cavan'ın tek düşüncesi klanını tehlikeli işgalcilerden korumaktır ancak güzel karısı çok tehlikeli bir dikkat dağıtıcıdır. Alev alev yanan bir tutku, onların tereddütlerini ortadan kaldıracak... Ve Cavan hiçbir şeyin gerçek aştan daha güçlü olamayacağını keşfedecektir.



Sayfa Sayısı: 359

Baskı Yılı: 2013


Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları


Herkese merhaba;
Yaklaşık iki ay önce okuduğum bir kitap hakkında yaorum yapmak istiyorum.  "Bekle Beni" sözde İskoçya'da geçiyor. Kitapta birkaç ipucu olmasa hiç anlaşılmayacak. Her neyse kitap bana "Özgürlüğe hasret" kitabını anımsattı; kardeşiye esir düşmüş bir karakter , abi kurtuluyor ama kardeş esir, aklı hep onda falan filan. 
Garibim Honara üvey babası tarafından itilip kakılmış, klan lideri olacak kişi ile evlenecekken esir abi çıkageliyor ve klan lideri o olacak diye gelen abi (Cavan) ile evlendiriliyor.  Klasik zorunlu evlilik. Benim favori konumdur ama bu kitaba ısınamadım malesef. Anladık Cavan esir düşmüş uzun zaman, canı sıkkın falan ama ne o öyle kızı odadan kovalamalar. Bana çok yapay geldi. Herşey süt limanken birden kıza "defol" diye bağırmalar neyin nesi.
Ne ara sevdiler birbirlerini çok ani oldu bence. Hele Honora bozuk plak gibi "Seni Seviyorum" diyip durdu. Cavan'da cool tavırlar. Ortanca kardeşte en olmadık zamanlarda kapılarına dayanıyor. Tüh tam yakınlaştılar diye kalıyorsun. 
-- SPOILER-- Honora'nın hasta rolü yapıp kendini yere atması ve Cavan'ın onu kucağına oturtup ağrısı geçsin diye dakikalarca karnını ovması sahnesi güzeldi ama :)
Yazarın başka kitabını bulamadım ben. Varsa da alıp okumam gerçi. Aslında dili itici değil de konuları bağlama kısmında zayıf biraz. Cümleler basitti. Hani şöyle alıntı yapmak için vurucu cümle ararsın ya bulamazsın hııh işte tam o durumdayım şu an :)) Neyse ite kaka bir iki cümle bulacağım artık.
Yeni bir kitap yorumunda buluşmak üzere esen kalın , Hoşçakalın :)


ALINTI:

Ondan bu kadar kolay kurtulamazdı. Honora arkasından koşup kollarını kocasının boynuna sıkıca doladı ve kulağına fısıldadı. : "Sana aşık olmak üzereyim."
Cavan öylece kaldı. Honora'nın ayakları hafifçe titriyor ve kolları hala kocasınınboynunda sımsıkı dolanmış duruyordu.
"Beni sevemezsin beni tanımıyorsun bile." dedi Cavan.

"Sorun ne seni incittim mi?"
Eğer honora onu tutmasaydı Cavan üzerinden kalkardı. "Hayır gitme beni incitmedin."
"O Zaman bu gözyaşları neden?" diye sordu usulca onu öperek.
Gülümsedi. "Hiç bu kadar büyüleyici bir şey yaşamamıştım. Bu kadar bütün hissetmemiştim."




7 Şubat 2015 Cumartesi

GÜL VE DİKEN - Tracy Anne Warren

ARKA KAPAK:

"Çikolata kadar leziz. Tadına doyulmuyor."
Romantic Times Bookclub



Rüzgar eken fırtına biçer…Düğün gününde ikiziyle yer değiştirip büyük bir skandala imza atan Leydi Jeannette Brantford, ailesi tarafından cezalandırılır ve can sıkıcı kuzenlerinin yanına İrlandaya gönderilir; ancak Jeannetteı sürgünde bekleyen sürprizler vardır. Yolda şeytani derecede yakışıklı bir mimar olan Darragh OBrien ile karşılaşır ve cezası birden tutkulu, eğlenceli bir hal alır.

Jeannette kendi statüsünde bir leydiyi ancak bir dükün tatmin edebileceğini düşündüğü için Darragha olan hislerini belli etmekten kaçınır, oysa bu cesur adam Mulholland Kontudur ve gerçek kimliğini açıklamadan önce Jeannettea aşk hakkında bir ders vermek ister.



Sayfa Sayısı: 396

Baskı Yılı: 2012


Dili: Türkçe
Yayınevi: Koridor Yayıncılık
 Merhaba;
Bugün sizlere Tracy Anne Warren'ın "Gül ve Diken" adlı kitabını tanıtmak istiyorum.
Tabi ki kendi yorumumu katarak :)
Serinin ilk kitabı olan "Kollarımdaki Yabancı" bu kitaba oranla çok daha güzeldi.
Bu kitap çok basit ve kısıtlı bir konuya sahip.
Zaten İlk kitapta ikizi ile yer değiştirip onu  kendi nişanlısı ile evlendiren gıcık Jeannette'i hiç sevmemiştim.
Bu kitapta yazar burnunu sürter dedim ama nerdeee...
Üstüne üstlük yakışıklı ve iyi bir adam çıkardı karşısına.
Kitap bana cadaloz mu olsak acaba diye düşündürmedi değil.
 Yakışıklı Darragh sözde ona eziyet etti ev işleri ile.
Bizim gün içinde yaptığımız işler kasıntı leydi bozuntusu Jeannette'e zor geldi. " Leydiyim "diye diye öldü. 
===== SPOILER ====
Ya neden hep Darragh kont olduğunu sakladığı için suçlandı ki anlamıyorum. Kızda az değil. O da Evlenmeden önce bir başkası ile birlikte olduğunu sakladı.  1800 lü yıllarda bekaret bir tabu. Darragh bence yine de az tepki verdi. Yine de kibirli kibirli dolandı Jeannette ortalıkta. 
Velhasıl hiç sevmedim bu kızı. Okuduğum en gıcık historical romance kahramanıydı.
Bir de sonu tuhaftı. Haftalarca ayrı kaldılar aniden Darragh londra'ya geldi. 3 sayfada sonu geldi kitabın. 
Bu neydi böyle apar topar. Küçük bir son bölümü dahi yoktu. Mutlu yaşadıklarını belirten bir bölüm olsaydı iyiydi. 
Aman ben kitabı sevmedim. Bana yavan geldi. Hep bir şeyler eksikti sanki.
Boş vaktiniz varsa okuyun ama çokta bir şey  beklemeyin.
Daha sonra görüşmek dileğiyle :)

CAPS:





ALINTI:


"İrlanda'ya döneceğimi söylüyorum. Evliliğimden geriye ne kaldıysa onu kurtarmak için Darragh'a geri dönüyorum. Onu seviyorum ve şu ana kadar neden sevdiğimi anlayamamıştım. Seviyorum çünkü o bana kimsenin yapmadığı kendim olma şansını verdi."


"Aptallık yaptım küçük hanım. Kibirli, salak, dik kafalı bir aptal. Amacım kötü olmasa da, sana yalan söylemem, seni kulübe hakkında kandırmam yanlıştı ve kendimle ilgili de. Dürüst olursam, senin sadece süse düşkün biri olacağını sandım, ama belki de seni hafife aldım, küçük hanım. Senden tüm benliğimle özür diliyorum, her ne kadar geç kalmış olsam da."


"Bu evde yakında bir odan var mı?" diye sordu kısık bir sesle.
"Evet, ama korkarım ki benimkini kullanırsak Betsy'i şok ederiz. Çünkü orada eşyaları topluyor."
Kaşları merakla kalktı. "Nereye gidiyorsun?"
"İrlanda'ya. Ben de sana geri dönüyordum, bir tanem. Eğer yarın gelmiş olsaydın, ben yola çıkmış olacaktım, ait olduğum yere doğru. Koridordaki kutuları görmedin mi?"

 

 

 

2 Şubat 2015 Pazartesi

KARA MELEK - Kat Martin


ARKA KAPAK:

Onlar bölünmüş topraklarda, birbirlerini düşman biliyorlardı.

Ivesham'lı Caryn manastırın soğuk duvarları arasından kurtulup özgürlüğüne kavuşmayı beklemektedir. Acımasız Ral olarak tanınan Norman şövalye onu bir kez ölümden kurtarıp sonra kaderine terk ettiği günden beri Caryn, onu babasının topraklarına konan ve adamlarını kız kardeşinin üzerine salan bir adam olarak tanımaktadır. Halkına barış getirmek için onunla evlenmeyi kabul ettiğinde ise düşünceleri ve planları korkutucu bir hal alır.

Fakat kaderleri çarpışan kılıçlardan çok daha keskindi.

Esrarengiz Savaşçı'nın kanı, Caryn'in kıpkırmızı ve yakıcı dudaklarıyla lanetlenmiştir sanki. Vahşi bir tutkunun pençesinde olduğundan habersiz Ral, tehlikenin nereden geldiğini geç fark edecektir. Asi bir gelin, İngiliz ormanlarında gezinen kurtlardan ve haydutlardan daha ölümcül bir hain olabilir mi?

"Mükemmel bir ortaçağ aşk hikayesi. Bu kitabı sevmekle kalmayacak, devamı için sabırsızlanacaksınız."
Affaire de Coeur


Türkçe (Orijinal Dili:İngilizce)
434 s.
İstanbul, 2012

YORUM:
Merhaba;
Bugün benim okurken çok keyif aldığım, toplam 3 kere okuduğum ve ara sıra sevdiğim bölümleri dönüp dönüp baktığım kitabım "Kara Melek"i sizlere tanıtacağım.
Arka kapak bilgilerinden de anlaşıldığı üzere kitap orta çağda geçiyor. 
Sakson kızı Caryn ve Norman Şövalyesi Ral baş kahramanlarımız.
Ral daha önce aşık olduğu kişiden dolayı yaralı bir erkek ve gönlünü kimseye kaptırmak istemiyor.
Caryn ise Ral ve arkadaşlarını ona ve kız kardeşine saldıran kişi olarak bildiği için Ral'e karşı öfkeli. Halkına barış getirmek için onunla evlenmeyi kabul ediyor.
Bu sefer SPOILER çok haberiniz olsun.
Gel zaman git zaman Caryn doğruyu öğreniyor ve Ral'e karşı ilgi duymaya başlıyor. 
Ral evliyken bile metresine giden bir adam. Fakat Caryn ile araları düzelmeye başlayınca metresinin yatağına gitmeyi bırakıyor.
Ne zaman ki Caryn'e aşık olduğunu hissetmeye başlıyor, bu duygunun aşk olmadığını kendine ispatlamak için metresinin yatağına koşuyor. Gece Ral'in yatağa gelmediğini fark eden Caryn hemen metres Lynette'in odasına koşup onları görüyor. ondan sona eşine çok soğuk davranmaya başlıyor haklı olarak. Ral'de Caryn'ın yanına sokulmak için elinden geleni yapıyor.
Buraları okumak çok zevkli.
Daha fazla detaya giripte okuma zevkinizi kaçırmak istemiyorum.
Ben defalarca okudum ve bayıldım. Vıcık vıcık aşk hissetmiyorsunuz ama Kat Martin aradaki bağlılığı ve sevgiyi çok güzel anlatmış.
Umarım orta çağ aşk romanlarının devamı gelir. Balo salonları ve koca arayan İngiliz kızlarından sıkıldığımı hissettim. Ben de böylelikle orta çağ romanları ile bir mola vermiş olurum.

ALINTI:

"Ummadığım bir şekilde neselisin bu akşam," dedi Ral.
"Bu ruh haliyle gelmeni beklemiyordum."
"Bu sabah olanları mı kastediyorsun?"
"Evet yanaklarından süzülen yaşları fark etmedim sanma."
"Seni temin ederim ki onlar görebileceğin son gözyaşlarımdı. Aptal bir genç kız akıttı o yaşları. Oysa bu akşam bir kadın olduğumu bütün hücrelerime kadar hissediyorum. Sonunda gözleri açılmış bir kadın."


"Akşam yemeğinde yokluğunuzu hissetmemek mümkün değildi."
"Öyle mi?" dedi Ral başını kaldırarak. "Kim yokluğumu hissetti Caryn? Sen mi?"
Evet, diye düşündü Caryn. Her geçen gün seni biraz daha çok istiyorum. 
"Odo seni sordu. Richard ve diğerleri de."


Ral'in elleri durdu., sonra Caryn'in kalbi üzerine geldi. 
"Kalp atışların öyle demiyor ama. Beni istediğini inkar mı edeceksin?"
Acıyla çıkan cılız bir inleme duyuldu. "Bedenim seni arzuluyor olabilir ama kalbim değil."

"Sen hiç aşık oldun mu, sevdin mi Odo?"
"Hayır. Aşk aptallar içindir."
"Bir zamanlar bir ailen vardı sonuçta. Babanı anneni, kardeşlerini sevmedin mi?"
"Elbette onları sevdim."
"Ve onları kaybettiğinde acının nasıl bir şey olduğunu öğrenmedin mi?"
"Evet daha önce hiç karşılaşmadığım  bir şekilde tanıştım acıyla."
"İşte kalbini verdiğin birini kaybettiğinde de hissettiğin acı, aynen senin aileni kaybettiğin  zaman hissettiğin acı gibi."

Ral Odo'ya kötü kötü baktı. "Benim mi? Ben başka kadınları değil, sadece onu istiyor olsam bile mi? Üstelik aramıza ördüğü bu duvara rağmen. Ona isteği dışında sahip olduğumda hiçbir şey hissetmiyor olmama rağmen mi? Karıma acı veren benim de canımı yakıyor olsa bile mi?"


"Seni seviyorum Cara. Bir süredir bunu söylemek istedim ama doğru kelimeleri bulamıyordum. Seni seviyorum ve benim için başka bir kadın söz konusu olamaz artık. Ne şimdi ne de başka bir zaman."


31 Ocak 2015 Cumartesi

DÜŞLER KRALLIĞI - Judith McNaught


Bir İskoç dükünün kızı olan Jennifer Merrick, 'Kurt' lakabıyla anılan İngiliz Claymore Dükü Royce Westmoreland tarafından manastırdaki okulundan kaçırılır. Dük, düşmanlarının yüreğine dehşet salan, adını duyan herkesin dudağını uçuklatan bir savaşçıdır, ama Jennifer de onun ününü umursamayacak kadar inatçı ve yürekli bir kızdır. Ailesine saldırmak üzere olan savaşçı kendisini tutsak aldığında, ondan kurtulmak için akıl almaz bir zeka kıvraklığı ve özgüvenle, küstah, alaycı ve yakışıklı düşmanını şaşkına çevirir.

Ancak onun güçlü kollarında aşkı bulduğu andan itibaren Jennifer için hayat; gururunun, ailesine karşı hissettiği vefa ve koruma duygularının, karşı koyamadığı bir aşkla çatıştığı tehlikeli bir tuzağa dönüşecektir...
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 416

Baskı Yılı: 2014


Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları


YORUM: 
Çok çok severek okuduğum bir kitaptır kendileri :)
Düşler Krallığı'nda bildiğiniz iskoç erkeği İngiliz kızı olayı yok. burda tam tersi İngiliz dükü Royce ile İskoç dükünün kızı Jennifer var. 
Kızımız çetin ceviz halkı için her şeyi yapmaya hazır.
Tabiri caizse azıcık cadı.
" Dük, düşmanlarının yüreğine dehşet salan, adını duyan herkesin dudağını uçuklatan bir savaşçıdır."
diye yazılmış kitabın arka kapağında fakat ben tam olarak aynı fikirde değilim. Şu bir gerçek ki savaşçı niteliği var Royce'un, ama koskoca da yüreği var. Ben bu kitabı iki kere okudum her seferinde Royce'a bayıldım. Royce gibi "kurt" lakaplı bir adama nasıl bayıldın diye merak eden olursa, kitabı okuması gerekli. Royce Sevgisini söylemekten öte hissettiren bir karakter. 
Royce okuduğum kitap karakterleri içinde en hoşuma gidenlerden biridir.
Bu kitapla ilgili içerik bilgisi vermek istemiyorum. Çünkü konuya girersem spoiler veririm diye korkuyorum. Ama şunu belirtmeden duramayacağım; aşk ve nefret arasında kalmış bir çift Jennifer ile Royce.
Son olarak ille de Royce diyorum.
Okuyun, okutun hatta bir kere de daha okuyun :)
Tekrar görüşmek üzere;
Hoşçakalın ;)

ALINTI: 

 Jennifer onun kırık kolunun yanında sallandığını görecek kadar yaklaşınca ağzından çıkacak çığlığı zorla bastırdı. Royce'un önünde durdu ve babasının öfkeyle yükselen sesini duyunca Royce'un ayaklarının dibindeki mızrağa baktı. "Al onu!" diye gürledi babası. "Mızrağı kullan Jennifer"
O zaman onun neden geldiğini anladı Royce: Akrabalarının başladığı işi bitirmeye gelmişti.


"Jenny, seni seviyorum."
"Bana kalırsa lordum, ben sizi daha çok seviyorum."


"Neden sen şimdi olduğu gibi kendi rızanla teslim olduğunda ben kendimi kral gibi hissediyorum da, kendi rızan olmadan teslim olduğunda mağlup olmuş bir dilenciye dönüşüyorum?"


30 Ocak 2015 Cuma

SESSİZ İNTİKAM - Laura Landon

Leydi Jessica Stanton altı gün içinde yirmi beş yaşına girip kendisini, İngiltere'nin en zengin kadınlarından biri hâline getirecek kadar yüklü bir mirasın sahibi olacaktı. Bu gerçekleştiğinde de üvey kardeşi Colin, özgürlüğüyle birlikte tüm her şeyine el koymak için Jessica'ya saldıracaktı. Tek bir çözüm vardı: kendisine Colin'in karşısında durabilecek kadar güçlü bir eş bulmak. Fakat onu koruyabilecek birisini bulabilse bile, hangi adam sırrını öğrendikten sonra onunla evlenirdi ki?

Northcote Kontu Simon Warland'ın iflasın eşiğine gelmiş olmasının yanı sıra, tüm Londra'da, müsrif babasının zamansız ölümünde bir parmağı olduğuna dair dedikodular da devam ediyordu. Artık onu her şeyini kaybetmekten koruyacak bir kadın bulmaya mecburdu. Fakat hangi kadın bir cinayet zanlısıyla evlenmek isterdi ki?

Tamamen mecburiyetten bir araya gelen Jessica ve Simon evliliklerinin anlaşmalı bir evlilik olduğu konusunda uzlaşırlar. Fakat Simon'un kendisiyle evlenmesinin ardında yatan gerçeği öğrendiğinde, Jessica'nın kalbini hiçbir yasal evrak koruyamayacaktır, çünkü Jessica tüm çabalarına rağmen kocasına âşık olmuştur. Oysa aşk, belki de ikisinin de en çok ihtiyaç duyduğu şey olmasına rağmen, ikisinin de istediği en son şeydir.
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 384

Baskı Yılı: 2014


Dili: Türkçe
Yayınevi: Aspendos Yayıncılık 

YORUM: 
Herkese Merhaba :)
Bugün birlikte Laura Landon'un Sessiz İntikam kitabını  inceleyeceğiz.
Kitabın başından beri bir sırdan bahsediliyordu. Nedir bu sır diye merak edip durdum ama ilk 100 sayfanın içinde sır ortaya çıktı.
Ama söylemem. Şayet söylersem işin zevki kaçar. Bu yazarı ilk defa okuyorum.
Üslübunu beğendim. Kitap su gibi akıp gitti. 
Kitap klasik bir konu kız mirasını almak ister. Üvey ağabeyden korktuğu için evlenmek zorundadır.
Cinayetle suçlanan iflas etmek üzere olan bir kont ile velilik yapar.
Konu sıradan ama anlatış güzel. İnsanı vuran bir yanı var.
İkisinin de aşık olmakla ilgili bir beklentileri yok ama evdeki hesap çarşıya uymuyor.
Simon karısına kol kanat geriyor. Bu arada Jessica'yı sevmeye başlıyor. Başlarda acıma mı sevgi mi o da ayırt edemiyor. 
Yalnız bildiğiniz historical romance tarzının biraz dışında olan yanı ise seks sahnelerinin yüzeysel anlatılmış olması.
"AAA bu kadar mı?" demedim desem yalan olur ama bu durum beni çokta rahatsız etmedi.
Okuduğum yorumların kimi olumlu kimi olumsuz ama bana sorarsanız ben beğenerek okudum. Simon azıcık hödüktü ama ne yapalım Türk kızları olarak hödüklüklere alışığız galiba :)  
Daha fazla detaya girmeyeyim çünkü az sonra kitapta geçen sırrı açığa çıkaracağım
Okuyun ben beğendim diyerek yazımı noktalıyorum.
Tekrar görüşmek ümidiyle;
Hoşçakalın ;)

ALINTI:

 "Sorun ne Simon? Seni kızdıracak bir şey mi söyledim ya da bir şey mi yaptım"
Simon hayır anlamında başını salladı. "Hiçbir alakası yok. Bana, sana karşılığını asla ödeyemeyeceğim bir şey verdin. O sesi sana açıklayabilmek için dünyaları verirdim. Senin için istediğim şeylerin içinde en çok istediğim şey, bunun verdiği saf hazzı senin de duyabilmen."
Jessica yüzünü diğer tarafa çevirdi. Onun böyle davranmasını istemiyordu. Aksiliğiyle savaşabilirdi, öfkesiyle başa çıkabilirdi, ancak böylesine bir sevecenlik karşısında ondan etkilenmemek imkansızdı.


Ben sadece seni istiyorum. Sen beni bu hale getirdiğin için ben böyleyim. Benim tüm nefretim ve intikam hırsımın ötesine baktın ve onu korumam için bana kalbini verdin. Hayatımın geri kalanını seni severek geçirmekten başka bir şey istemiyorum."
Jessica'yı omuzlarından tuttu ve gözlerinin içine baktı. "Senden başka hiç kimseyi istemiyorum."
- See more at: http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/laura-landon-sessiz-intikam.html#sthash.C94hL8Eb.dpuf
 "Ben sadece seni istiyorum. Sen beni bu hale getirdiğin için ben böyleyim. Benim tüm nefretim ve intikam hırsımın ötesine baktın ve onu korumam için bana kalbini verdin. Hayatımın geri kalanını seni severek geçirmekten başka bir şey istemiyorum."
Jessica'yı omuzlarından tuttu ve gözlerinin içine baktı. "Senden başka hiç kimseyi istemiyorum."
Ben sadece seni istiyorum. Sen beni bu hale getirdiğin için ben böyleyim. Benim tüm nefretim ve intikam hırsımın ötesine baktın ve onu korumam için bana kalbini verdin. Hayatımın geri kalanını seni severek geçirmekten başka bir şey istemiyorum."
Jessica'yı omuzlarından tuttu ve gözlerinin içine baktı. "Senden başka hiç kimseyi istemiyorum." - See more at: http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/laura-landon-sessiz-intikam.html#sthash.C94hL8Eb.dpuf
Ben sadece seni istiyorum. Sen beni bu hale getirdiğin için ben böyleyim. Benim tüm nefretim ve intikam hırsımın ötesine baktın ve onu korumam için bana kalbini verdin. Hayatımın geri kalanını seni severek geçirmekten başka bir şey istemiyorum."
Jessica'yı omuzlarından tuttu ve gözlerinin içine baktı. "Senden başka hiç kimseyi istemiyorum." - See more at: http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/laura-landon-sessiz-intikam.html#sthash.C94hL8Eb.dpuf

28 Ocak 2015 Çarşamba

KADERİMDE SEN VARSIN - Victoria Alexander

NEW YORK TIMES ÇOK SATANLAR YAZARI
VICTORIA ALEXANDER'DAN ''SONUNU BİLE BİLE'' ADLI ROMANINDAN SONRA EŞSİZ BİR HİKÂYE DAHA...
RASTLANTILARA İNANSANIZ BİLE BAZEN KADERDEN KAÇAMAZSINIZ!
Kadınlar tarafından arzulanan dört beyefendi birer şilin ve bir şişe konyağın ödül olarak belirlendiği bir bahse tutuşmuşlardır. Ödül evlenmeden ayakta kalmayı başaran son bekâra verilecektir
Nigel Cavendish bir gün evlenmek zorunda olduğunun farkındaydı ama o günün gelmesine daha uzun yıllar vardı. Bu yakışıklı, uslanmaz çapkın evlenene kadar hayatın tüm hoşluklarını sonuna kadar yaşamaya kararlıydı.
Leydi Felicity Melville komşusunun camından aşağı inmekte olan hergeleyi gördüğü an Nigel'ın dualarının cevabı olduğunu anladı. Biraz düzeltilmek kaydıyla! Felicity heyecan peşindeydi ve Londra'da ahlaksız Bay Cavendish'den daha heyecan verici biri olabilir miydi? Genç bir kız delice istediği şeyi elde etmek adına her zaman için birtakım planlar yapardı. Fakat Felicity'nin planı beklenmedik sonuçlar doğurdu. Bir şans oyunu ve patlayan bir silah onları istemedikleri bir şekilde karı koca yaptı.
Felicity, dik kafalı kocasına, doğru kadın olduğunu ispatlayabilecek mi? Arkadaşları arasında bahsi kaybeden Nigel kaderin varlığına sonunda inanacak mı? 

Merhabalar;
Kitabımız hakkındaki genel bilgilerden sonra gelelim. Benim yorumuma; Sıkıla sıkıla okuduğum bir kitap. Nigel gibi her şeyi yapayım ama evlenmeyeyim tarzı bir adama zor katlandım. "Ruhun Ateşi" ndeki Brendan bile bundan daha katlanılır bir tipti. 
Nasıl desem Felicity iyide sevemedim. Nigel'i elde etme konusunda çok azimli davrandı fakat anlatamadığım bir iticilik vardı bu iki karakterde. Belki de yazarın tarzı yüzünden karakterlerde itici geldi bana. Bu kitap Yazarın okuduğum ilk kitabı. Galiba da son kitabı olacak. Alıntı yapabilecek kadar vurucu cümleler bulmakta bile zorluk çektim. Kitaptan çok soğuttum sizi. Ah ah nerde Julie, Monica, Nicole Nerde Victoria.
Neyse sizi daha fazla olumsuz yönde etkilemeden yazıma son vereyim. 
Sevip sevmediğinize kendiniz karar verin yine de.
Yeni yorumlarda görüşmek üzere.
Hoşçakalın ;)

CAPS:



ALINTI: 

"Evlilik, diyorum." Gülümsemesine engel olamadı. 
"Bunu çok net olarak sesim hiç çatlamadan, yutmadan, yavaşça söyleyebiliyorum. Evlilik, evlilik, evlilik, evlilik."

"Sensiz yaşamak istemiyorum.  Ne bir saat daha ne de bir gün. Bu balkona tırmanırken hayatımda yaptığım en iyi şey olduğunun farkında bile değildim çünkü seni tanımıyordum. Ama öyleydi."